koca ellilik

koca koca

sf. 1. Büyük büyük: “Çevresinde birinin üstüne yığılmış gibi duran dağlar sıralanıyordu.” -Halikarnas Balıkçısı. 2. Büyük, iri parçalı.

açık ellilik

a. Cömertlik: “Kuvvetli, esmer, sıhhatli, doğru sözlülüğü ve açık elliliğiyle dostlarına kendini sevdirmiş bir kadındı.” -H. E. Adıvar.

ellilik

a. 1. Elli kuruş veya elli lira değerinde para. 2. sf. İçinde elli tane bulunan: Ellilik paket. 3. sf. Elli yaşında olan: “Ellilik bir kadının elinde kocaman bir çanta ile geldiğini gördük.” -R. N. Güntekin.

baba vergisi görümlük, koca vergisi doyumluk

“bir babanın kızı için harcadığı para, hazırladığı çeyiz göstermelik olmaktan ileri gidemez, kızın yaşam boyu süren giderlerini kocası üzerine almıştır” anlamında kullanılan bir söz.

beyin koca çatağı

bir karıyla bir koca, dırdır eder her gece

“sıkıntı veya yalnızlık yüzünden iki dost bile birbiriyle dalaşır, anlamsız konuşur” anlamında kullanılan bir söz.

çokdankı koca

Çok yaşlı ihtiyar

dumansız baca olmaz, kahırsız koca olmaz

“dumanı olmayan baca olamayacağı gibi karısına sıkıntı vermeyen koca da olmaz” anlamında kullanılan bir söz.