kemik ucu

kemik ucu Osm. nihâyet-i azm

(biyoloji, zooloji)

kemik ucu İng. epiphysis

(karşılık: epifiz), (Yun. epi = üzerinde, Yun. phyein=büyümek) Kemiğin çıkıntılı olan herhangi bir bölgesi.

kemik ucu ile benzer kelimeler

İng. battery terminal

Akımsaklarda elektriksel bağlantıyı sağlayan, biri (+), öbürü (-) uçlardan her biri.

İng. axon ending, axon terminal

Motor sinirlerin efektör organlar üzerinde biten uçları; nöron ile nöronun temas ettiği hücre arasındaki yüzeyi genişletmek üzere gelişmiş yapılar.

İng. axon ending, axon terminal

En son, bitim.

İng. amino terminal, N terminal

Polipeptit zincirinin serbest alfa amino grubu taşıyan ucu. N ucu.

İng. amino terminal, N terminal

Polipeptit zincirinin serbest alfa amino grubu taşıyan ucu, N ucu.

1. Yakın yer. 2. Yakında olan, yakındaki. 3. Ortalık, orta yer. 4. Yatağın ayak ucu.

a. 1. Yatılan bir yerin ayak uzatılan yeri. 2. sp. Ayak parmak uçlarının oluşturduğu dar dayanak yüzeyi.

İng. toe

Ayak parmak uçlarının oluşturduğu dar dayanak yüzeyi.

İng. terminal

Bir çevrimde üreteç ucaylarını çevrime bağlayan ekleme parçaları.

a. Yatılan bir yerin baş konulan yönü veya yakını: Kadın birden silkinerek gözlerini açıyor, hemen nda Seyfi'yi görünce şaşırıyor. -E. M. Karakurt.

uygulayımcıerki İng. technocracy 1. Ekonomik yaşamın ve devlet yönetiminin siyasacıların değil, uygulayımcıların ve iş ada
kuşörümceği Lat. Avicularia avicularia (zooloji)
kuş örümceği İng. birdspider Eklem bacaklı hayvanlardan, örümceğimsiler (Arachnoidea) sınıfının, örümcekler (Araneida)
kamu güvencesi bk. hazine güvencesi
geçici koruma İng. temporary protection Sergilerde sergilenen markalarla bulguları, bu sergiler süresince ya da geçici b