açık dikdörtgen İng. open rectangle Düzlemde açık kutu.
aday göstermek bir iş veya bir görev için birini aday olarak belirlemek, namzet göstermek: Siyasi parti grupları Başkanlık için aday göste
âdet görmek kadın aybaşı olmak.
âdetgörmezlik , -ği a. Menopoz.
adres göstermek birini hedef göstermek.
akgötüren Yabanın büyüğü.
aktif bölge İng. binding site, active site Bir protein molekülünde ligandın, enzim molekülünde substratın bağlandığı y
aktöresel yargı İng. moral judgment Bireylerin, örgütlerin, halkların eylem ve davranışlarının aktöre açısından değerlerin
ala götürmek Alıp götürmek.
alay göstermek Geçit resmi ya da gösteri yürüyüşü yapmak. Nümayiş yapmak, merasim yapmak, geçit resmi yapmak.