acısını görmek bir yakınının ölümünü görmek.
aday göstermek bir iş veya bir görev için birini aday olarak belirlemek, namzet göstermek: Siyasi parti grupları Başkanlık için aday göste
adres göstermek birini hedef göstermek.
ağımsı görürlük Fr. Dictyopsie
Akdeniz bölgesi Fr. monde méditerranéen (coğrafya)
akın bölgesi İng. front court Bir takımın akın yaptığı çemberin altında, dip çizgisiyle orta çizgi arasında kalan alan.
akışsız bölge İng. undrained area Akarsudan yoksun ya da akarsuyu bulunup da ancak belirsiz zamanlarda akan ve denize ul
akşam görmesi İng. mesopic vision Gündüz görmesiyle gece görmesi koşulları arasındaki koşullarda görme.
aktöresel yargı İng. moral judgment Bireylerin, örgütlerin, halkların eylem ve davranışlarının aktöre açısından değerlerin
alay göstermek Geçit resmi ya da gösteri yürüyüşü yapmak. Nümayiş yapmak, merasim yapmak, geçit resmi yapmak.