hesap

hesap, -bı Ar. §is¥b

a. (hesa:bı) 1. Aritmetik. 2. Matematiksel işlem. 3. Alacaklı veya borçlu olma durumu: “Al eline kalemi, şu benim hesapları görüver.” -S. F. Abasıyanık. 4. Ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon: “Bu hesapların dökümlerini alıp sizlere vereceğim.” -N. Eray. 5. Oranlama, tahmin: Evdeki hesap çarşıya uymamak. 6. Bir girişimin, bir işin başarıya ulaşması için alınan önlemlerin bütünü: “Harbe nasıl, niçin ve ne hesapla girmiştik?” -F. R. Atay. 7. Tutum, durum, anlayış: “İnsana daha insanca ortamlar yaratmak için bütün hesaplarımız.” -A. Erhat. 8. ekon. Bankadaki işlemlerin yapılabilmesi için kişi, kurum ve kuruluşlar adına düzenlenen çizelge.

hesap

Hesap tutma

hesap İng. account
hesap İng. account

Kişi, kurum ve kuruluşların borç ve alacaklarının sistemli bir biçimde kaydedildiği çizelge.

hesap Fr. calcul

(matematik)

---

hesap ile benzer kelimeler

açık hesap , -bı a. tic. Peşin para veya bono vermeden yapılan alışveriş. İng. open account Mal ticaretinde satıcı ile alıcı arasında güven esasına dayalı bir tür satıcı kredisi. krş. satıcı kredisi

Avrupa hesap birimi İng.European Unit of Account Fr.unité de compte européenne Avrupa Hesap Birimi bk. Avrupa Para Birimi

ay aydın, hesap belli “anlaşılmayacak bir şey yok, hesap ortada, açık.” anlamında kullanılan bir söz.

ayvaz, kasap hep bir hesap hlk. “ha öyle ha böyle, ikisi de bir” anlamında kullanılan bir söz.

bloke hesap bk. durdurulan hesap

borçlu cari hesap kredisi bk. kredi hesabı 2

cari hesap , -bı a. tic. İki taraf arasında sürüp giden alacak verecek işlemlerinin tutulan hesabı. İng. current account, running current Birbiriyle sürekli iş ilişkisinde bulunan iki kişinin karşılıklı borç ve alacaklarını her de...

cari hesap cüzdanı bk. hesap cüzdanı

---