hâle yola koymak

hâle yola koymak

iyi bir düzen vermek, tertiplemek: “Ben avukatımla Baba meselesini bir hâle yola sokmaya uğraşırken Hacı Ömer ile Müftü arasında epeyce şiddetli bir kavga çıktı.” -R. N. Güntekin.


hâle yola koymak ile benzer kelimeler

yola koymak

Uğurlamak.

... bir hâl almak (hâle girmek)

... bir duruma gelmek: Hastalık tehlikeli bir hâl aldı.

gözle görülür, elle tutulur hâle gelmek

çok açık bir biçimde görülmek, herkes tarafından bilinmek: Haksızlık, rüşvet, gözle görülür, elle tutulur hâle gelmişti.

hale

Ar. h¥le

a. (ha:le) 1. Ay'ın çevresinde görülen ışık halkası, ağıl, ayla: “Üstünde gençliğin, masumiyetin, saadetin verdiği bir vardı.” -H. C. Yalçın. 2. Hristiyanlıkta aziz sayılanların resimlerinde başları çevresinde çizilen daire....

hale uygunluk

Osm. Muktezayı halü mekân, İtilâf veya Muvafakat

(Söz sanatı terimi) Üslûpta zamana, yere ve kişilere göre dikkat edilmesi gereken noktalar.

kararlı hale getirici

İng. stabilizer

Kimyasal değişimi geciktirmek veya önlemek amacıyla bir karışıma veya bileşiğe katılan antioksidanlar, inhibitörler, emülsiyonlaştırıcılar, koruyucu kolloidler gibi maddelere verilen genel ad.

serbest hale geçme

İng. Liberation

Tebeşirden karbondioksit oluşumu gibi, , kurtulma.

azıksız yola çıkanın iki gözü el torbasında olur

“ileride gereksinim duyacağı şeyleri zamanında hazırlamayan kişi, hazırlık yapan diğer insanlardan yardım bekler” anlamında kullanılan bir söz.


"hâle yola koymak" karakter analizi

  • hâle yola koymak, 16 karakter ile yazılır.
  • h harfi ile başlar, k harfi ile biter.

Karakter dağılımı

  • 'h', 'â', 'l', 'e', ' ', 'y', 'o', 'l', 'a', ' ', 'k', 'o', 'y', 'm', 'a', 'k', şeklindedir.
  • hâle yola koymak kelimesinin tersten yazılışı ' kamyok aloy elâh' diziliminde gösterilir.

(a,e,h,k,l,m,o,y,â) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler

peydah olmak

peyda olmak: “Şimdi orada bir sürü meşe fidanlarından bir korucuk peydah olmaya başlıyor.” -Y. K. Karaosmanoğlu.

lele hoy kalmak

Yoksul kalmak.

hoyratlık etmek

hoyratça davranmak.

horata eylemek

bk. horata etmek.

holtayı çekmek

Kaçmak, gitmek.