gevrek

gevrek, -ği

a. 1. Ağzın içinde kolayca parçalanıp dağılacak biçimde hazırlanmış bir tür çörek. 2. sf. Kolayca kırılıp ufalanan: Bazı taşlar çok gevrek olur. 3. sf. mec. Şen, neşeli (gülüş): “Faik'in şişkin ağzından gevrek bir kahkaha boşaldı.” -P. Safa.


gevrek Fr. Biscotte
gevrek

1. Elli, ellibeş santimetre boyundaki tütün fidanları. 2. Kendirin dış kabuğu ve çarpıldıktan sonra içinde kalan ufak parçaları 3. Ceviz büyüklüğünde dikenli meyvesi olan bir çeşit kamış.


gevrek

Mısır ya da buğday ununun kaymakla yoğrulmasıyle yapılan bir çeşit ekmek.


gevrek İng. brittle
gevrek İng. brittle

Gevreklik özelliği gösteren.


Gevrek

Tokat ili, Almus ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.


Gevrek

Yozgat ili, Osmanpaşa bucağına bağlı bir yerleşim birimi.


Gevrek

Yozgat ili, Sorgun ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.


gevrek ile benzer kelimeler

gevrek gevrek gülmek

1) kendine güvenip karşısındakini küçümsemek: “Diğer dükkânların satılmayan mallarını ben sanki ne yapayım diye gevrek gevrek gülerek kendi kendine hak verirdi.” -A. Ş. Hisar. 2) neşeli ve kendine güvenli biçimde gülmek.

gevrek davranım

İng. brittle behaviour

Metallerin gevrek olarak kırılma göstermeleri.

gevrek ekmek

Yufka ekmeği.

gevrek gereç

İng. brittle material

Gevrek olarak kırılan gereç.

gevrek kırılma

İng. brittle fracture

Çok az ya da hiç bir yoğruk bozunum olmadan, birden gelişen ve çatlayarak oluşan kırılma olayı.

gevrek yılanyıldızı

İng. brittle star

İkincil ağızlılardan, derisi dikenliler (Echinodermata) alt filumunun, yılanyıldızları (Ophiuroidea) sınıfından şişkin diskli, dar kolları olan bir tür.


Lat. Ophiothrix fragilis

Derisi di...

kırmızı gevrek

Kırmızı ile siyah arası şaraplık üzüm.


"gevrek" karakter analizi

  • gevrek, 6 karakter ile yazılır.
  • g harfi ile başlar, k harfi ile biter.

Karakter dağılımı

  • 'g', 'e', 'v', 'r', 'e', 'k', şeklindedir.
  • gevrek kelimesinin tersten yazılışı ' kerveg' diziliminde gösterilir.

(e,g,k,r,v) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler

zırgıf vermek

Sıkıştırmak.

zılgıt vermek

korkutmak, çıkışmak, azarlamak, gözdağı vermek: “Şehrin büyükleri otelciye adamakıllı bir zılgıt vermişler.” -R. N. Günt

yürek gevşemesi
Osm. istirhâ-i kalb

diyastol, (kalb gevşemesi) (biyoloji)

yükselen vurgu
Fr. accent ascendant

Alçaktan başlayıp yeğinliği sonradan .

yitirgen kuvvet
İng. dissipative force

Devimsel erkeyi ısıl erkeye çeviren, devinim engelleyici kuvvet.

gevrek - Scrabble puan değerleri

HarfPuan
g5
e1
v7
r1
e1
k1
Toplam puan değeri16