gergin

gergin

sf. 1. Gerilmiş durumda olan: “Her hadisenin rüzgârı onun gergin sinirlerini derin derin sarsmıştır.” -İ. A. Gövsa. 2. Buruşuğu, kırışığı olmayan (cilt): “Siyah jarse elbisesi içinde, hâlâ diri, gergin vücuduyla güzel ve ihtişamlıydı.” -P. Safa. 3. mec. Bozulacak duruma gelmiş olan (ilişki): Arkadaşımın kocasıyla arası gergin. 4. mec. Huzursuz, sinirli: “Dudaklarında gergin, cali bir tebessümle ilerledi.” -P. Safa.

gergin

Gerilmiş

---

gergin ile benzer kelimeler

açık (gergin) atlama İng. astride vault straddling vault Atlama araçları üzerinden, bacakları kollar dışında iki yana gergin açarak aşma.

gergin abanık Fr. consonne forte Eski bir sınıflamaya göre, söylenirken ses yolu kaslarının gerildiği abanık : p,t,h gibi.

gergin (açık) oturuş Alm. Grätschsitz, (grätsch-strecksitz) Gövdeyi dik tutarak gergin ve açık bacaklarla oturma.

gergin açınık bk. Açınık.

gergin asılma İng. stretched hanging Gergin kollarla asılma.

gergin duruş İng. stretch standing Vücudun, ayak uçları üzerinde dayalı ve gerili bulunduğu durum.

gergin ip İng. tight-rope Gergin bir biçimde bağlanmış gergin cambaz ipi.

gergin ip üzerinde denge İng. balance on tight ropes Gerilmiş ip üzerinde dengelenme.

---