gençlik

gençlik, -ği

a. 1. Genç olma durumu: “İlk gençliğinde at delisiydi.” -N. Cumalı. 2. İnsan hayatının ergenlikle orta yaş arasındaki dönemi: “Hemen Yunus'un gençliğinde yavuklusu iken kaybettiği güzel kızı hatırladım.” -A. Kabaklı. 3. Genç insanların bütünü: “O gençliğin politikaya katılması yüzünden Balkan Harbine girmişiz.” -F. R. Atay. 4. mec. Genç bir kimsenin tutumu, toyluk, deneyimsizlik: “Gençliğimi kapının eşiğinde bırakıp eve giriyorum.” -Y. Z. Ortaç.

gençlik İng. youth

1. İnsan hayatının ortalama olarak on altı ile yirmi beş yaşları arasına rastlayan dönemi. 2. Gençlerden oluşan topluluk.

---

gençlik ile benzer kelimeler

AB gençlik programı İng.EU youth programme Fr.UE programme de jeunesse

biçimbozan gençlik oynak yalımı Fr. Calvé (maladie de)

gençlik biçimsiz oynak yalımı Fr. Legg (maladie de)

gençlik çağı İng. stage of youth Aşınma döneminde, akarsuların derine doğru kazarak V biçiminde koyaklar ve keskin biçimler oluşturdukları ilk önemli evre.

gençlik evresi İng. youthful stage Yer biçimlerinin gelişme döneminde aşınmanın geniş yer tuttuğu evre.

gençlik hormonu İng. juvenil hormone Böceklerde corpora allata tarafından üretilen, larva evresinin geçirilmesinde etkili, ekdizon hormonunun antagonisti olan, farnesol türevi bir hormon. Juvenil hormon.

gençlik hormonu bezi bk. corpora allata

gençlik suçluluğu İng. juvenile delinquency Yaş bakımından yasalar önünde daha ergin sayılmayan gençlerin toplum kurallarına aykırı eylemlerde bulunmaları durumu.

---