geçirmez

geçirmez İng. unpermeable

Kimi yükün ya da özdecikleri içinden göçürmeyen (zar).

geçirmez İng. impervious, impermeable

Su veya hava geçirmez, kapalı.

geçirmez

bk. geçirimsiz.

geçirmez ile benzer kelimeler

İng. hermetic

Hava geçirmeyecek şeklinde sımsıkı kapalı.

İng. adiabatic

Çevreleriyle ısı türünde erke alışverişinde bulunamayacak biçimde yalıtılmış dizgelerin ortak niteliği.

Osm. gayr-i şeffâf

(fizik)

ışık geçirmez İng. opaque

Işığı geçirmeyen mineral.

İng. soundproof

Sinema/TV. Sesi geçirmeyen yapıda olan.

İng. sound-proof curtain

Cam yününden ya da benzer maddeden yapılmış ses geçirmeyen perde.

İng. fitting proof against water jets

Püskürtülmüş, fışkırtılmış sulardan korunmuş olarak çalışmasını sağlayacak parçaları olan ışıklık.

İng. rainproof fitting

Yağmurun girmesine karşı, yönetmeliğine uygun koruyucuyle donatılmış ışıklık.

zikri geçmek anılmak, adı geçmek: Dün sizin zikriniz geçti.
zamanı geçirmek oyalanmak: Kaybolmuş şeyleri bulurum ama sen zamanı geçirmişsin, saatini bulamadım. -A. Ş. Hisar.
yazıya geçirmek yazmak, yazılı duruma getirmek: Dün anlattıklarımı yazıya geçirirken bir yığın yazım yanlışı yapmışlar. -İ. Aral.
vazgeçirmek (-i) (va'zgeçirmek) Vazgeçme işini yaptırmak: Ondan bizi, Azrail bir yana, kimse vazgeçiremez. -S. F. Abasıyan
vazgeçirme a. Vazgeçirmek işi veya durumu.