eze

eze

Kibrit.

eze

Başsağlığı dileme.

eze

1. Teyze. 2. Hala.

eze

Zayıf.

eze

1. Kapsülün patlayıcı kısmı. 2.bk. ezâ (I).

eze

Tırnakların dibindeki deri.

eze

1. Avuç ortası, aya. 2. Vücut.

eze

Çok pişmiş.

eze

Teyze.

eze

< ET eze: Teyze

eze

< ET eze: teyze || eyze || eze oğli: teyze oğlu; arkadaş

Zeliha Köken: Ar. Cinsiyet: Kız bk. Züleyha
zeli Sülük.
tınmaz melaike a. Kendi hâlinde, sessiz kimse.
cezaevi okulu İng. prison school Bir cezaevinin içinde örgütlenen ve o cezaevinde bulunan hükümlülerin eğitimiyle görevl
züppe etkisi İng. snob effect Tüketicilerin bir mala yönelik istem miktarının o malı kullanan tüketici sayısı arttıkça