eli çabuk

eli çabuk

sf. Çabuk iş gören, hamarat (kimse): “O eli çabuk sekreterlerden istediğiniz kadarı elinizin altında olurdu.” -H. Taner.


eli çabuk

Hırsız.


eli çabuk ile benzer kelimeler

çabuk parlayan çabuk söner

olağan sayılmayacak kadar kısa bir zamanda olan bir gelişmenin sürekli olamayacağını anlatan bir söz.

bir eli yağda bir eli balda (olmak)

varlık ve bolluk içinde (olmak): “Onlara göre bir eli yağda bir eli balda olan babam için dünyalık hiç bir sıkıntı ve tasa olmamak lazımdı.” -K. Bilbaşar.

el eli ebem eli

El el üstünde kimin eli var oyunu.

eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya durmak veya olmak)

bir engel dolayısıyla hiçbir iş yapamaz duruma gelmek: “Diplomatlarımıza, büyükelçilik ve temsilcilik binalarımıza, tankerlerimize yapılan saldırılara karşı elimiz kolumuz bağlı duruyoruz.” -T. Halman.

ayağına çabuk

sf. Bir yere alışılandan daha kısa sürede gidip gelen.

çabuk

Far. ç¥buk

sf. 1. Aceleci: “Yüreği ağzında, atabildiği kadar adımlarla o tarafa seğirtti ve çocuğun ardından koridora girdi.” -E. Şafak. 2. zf. Alışılandan veya gösterilenden daha kısa bir zamanda, tez, yavaş karşıtı:

çabuk başlamalı flüorışıl lamba

İng. quick start lamp (İngiltere'de,), rapid start lamp (Amerika'da)

Yapımı ve yardımcı aygıtlarından ötürü elektrik akımı verilince, duraksamadan ve peş peşe yanıp sönmeden, hemen yanan flüorışıl lamba.

çabuk değişir bezem

İng. quick-change scenery

Sinema/TV. Bir görünçlükten öbürüne en kısa zamanda geçilmesini sağlamak üzere, kolaylıkla sökülüp takılabilen hazır bezem.


"eli çabuk" karakter analizi

  • eli çabuk, 9 karakter ile yazılır.
  • e harfi ile başlar, k harfi ile biter.

Karakter dağılımı

  • 'e', 'l', 'i', ' ', 'ç', 'a', 'b', 'u', 'k', şeklindedir.
  • eli çabuk kelimesinin tersten yazılışı ' kubaç ile' diziliminde gösterilir.

(a,b,e,i,k,l,u,ç) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler

üçte bir kuralı
İng. one third rule

Amerika Birleşik Devletleri ekonomisi verileri kullanılarak R. Solow tarafından yapıla

uçurabilmek

(-i) Uçurma imkânı veya olasılığı bulunmak: “Kışın sırtındaki paltoyu artık ne dıramudana ne de levanti rüzgârı uçur

uçabilmek

(nsz) Uçma imkânı veya olasılığı bulunmak.

suçlanabilmek

(nsz, -le) Suçlanma imkânı veya olasılığı bulunmak: “Böylesine çaresizken benibeşer, yaptıklarından dolayı nereye ka

sabun çökeli
Fr. Saponule

eli çabuk - Scrabble puan değerleri

HarfPuan
e1
l1
i1
ç4
a1
b3
u2
k1
Toplam puan değeri14