elde tutmak

elde tutmak

sahibi olsun olmasın, bir malı mülkiyeti altında bulundurmak, zilyet olmak.

elde tutmak ile benzer kelimeler

İng. foot in the hand

Dansçının ayağını eliyle tutması.

Başı yumuşak, yumuşak başlı (at).

elde bulunan her şeyin tükendiğini anlatan bir söz: Balya'da beş on lira kazanmıştı. Onları da yedik, . -R. N. Güntekin.

İşe başlamaya hazır olmak, hazır bir kıyafette olmak

a. mat. Çarpma ve toplama işlemlerinde bir sonraki sıranın rakamlarına katılacak olan sayı.

İng. carry

İng. hand breeding

Bir koyunun özellikli bir koçla çiftleştirilinceye kadar, koyun ve koçların ayrı bölmelerde tutulmasına dayanan uygulama.

mal ve parasını harcayıp bitirmiş olmak.

sahip olunan mal, para vb., her şey: Ailesi de elde avuçta ne var ne yok satarak İstanbul'a göçmek zorunda kalmıştı. -H. Topuz.

'e', 'l', 'd', 'e', ' ', 't', 'u', 't', 'm', 'a', 'k', şeklindedir.
elde tutmak kelimesinin tersten yazılışı ' kamtut edle' diziliminde gösterilir.

yumurtlak debe Fr. Ovariocèle
yedek tulumba İng. standby pump Bozulan ya da dinlendirilmek istenen tulumba yerine kullanılmak için konan ikinci tulumb
tutmalık değeri İng. rental value Bir taşınmaz malın, tutmanlığa verildiği varsayılarak yılda getireceği gelire göre hesap
tel dokuma a. Telle örülmüş dokuma.
sordurtabilmek (-e) Sordurtma imkânı veya olasılığı bulunmak.