dinî

dinî Ar. d³n³

sf. (di:ni:) Dinle ilgili, din üzerine, dinsel: Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. -Anayasa.

diñi, (diñü)

Dinleme, kulak verme

dinî ile benzer kelimeler

İng. Buddhism

İ.Ö. VI. yüzyılda Hindistan'da yaşayan Sakyamuni'nin (Buda'nın) kurduğu, bugün Hindistan'dan çok Tibet, Çinihindi, Çin ve Kore'de yaygın olan din.

a. Kökeni ve kuralları dine dayanan ve o dinin mensuplarınca kutlanan gün veya günler.

Ar. d³n³

sf. (di:ni:) Dinle ilgili, din üzerine, dinsel: Herkes, vicdan, inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. -Anayasa.

diñi, (diñü)

Dinleme, kulak verme

Müslümanlık için: Senin yanına fedai yazılacağım ve çalışacağım. -R. H. Karay.

sf. din b. Dinine çok bağlı, inancı sağlam olan, dinin buyruklarını eksiksiz yerine getiren: Dini bütün gelin isterim ben. -A. Kulin.

, -ğü

a. Dini bütün olma durumu.

İki kişinin hafifçe konuştuğu sözlere kulak vermek

çok iyi bilmek: Ufacık bir düşüncenin en büyük bir dikkati iflas ettirdiğini dini gibi bilirdi. -Ö. Seyfettin.

tüneldeki yılan bk. Avrupa Para Yılanı Sistemi
nediysen Ne yapıyorsun?
kara semenderi Lat. Mertensiella luschani Kuyruklu iki yaşamlılar (Urodela) takımından, vücutları oldukça kalın, 17 cm
zindelik , -ği a. Dinçlilik, canlılık, sağlamlık.
zindeleştirmek (-i) Zindeleşme işini yaptırmak.