dal budak salmak

dal budak salmak

1) karmaşık bir biçimde yayılıp genişlemek: “Samimiyetimizin her köşesinde heybetli çınarlar gibi dal budak salmıştı.” -O. S. Orhon. 2) soy yönünden genişleyip yayılmak.


dal budak salmak ile benzer kelimeler

dal dal

Yeni yürümeye başlayan çocukları yüreklendirmek için kullanılan ünlem.

ayağa salmak, (ayaklara salmak)

Ayak altında bırakmak, ayak altına atmak.

daşra salmak, (taşra salmak)

Açığa vurmak

seğirdim salmak, (seğirdi salmak)

1. Hücum etmek, akın etmek, istilâ etmek. 2. Hızla koşmak.

budak

, -ğı

a. bit. b. 1. Ağacın dal olacak sürgünü. 2. Dalın gövde içindeki başlangıç yeri olan ve tahtalarda görülen yuvarlak koyuca renkte sert bölüm.


Damların üstünü düzeltmekte veya yağmurdan sonra çatlakları kapatmakta kullanılan silindir ş...

budak çürüğü

Osm.

Kırılan dalların budak yerlerinin temizlenip düzeltilmemesi halinde mantar ye nemin gövdede ilerleyip oluşturduğu çürüklük.

budak delgisi

Osm. budak matkabı

Büyük delik delmek ve genellikle budakları yamamak için kullanılan, merkezleme uçlu ve çevre kesicili ağaç delgisi.

budak deliği

a. Tahtalardaki budak yerinin çıkarılmasından sonra ortaya çıkan boşluk: “Duvarda asılmış bir şapka âdeta canlanmış, altında bir kapkara bir tek göz gibi bakıyor.” -R. N. Güntekin.


"dal budak salmak" karakter analizi

  • dal budak salmak, 16 karakter ile yazılır.
  • d harfi ile başlar, k harfi ile biter.

Karakter dağılımı

  • 'd', 'a', 'l', ' ', 'b', 'u', 'd', 'a', 'k', ' ', 's', 'a', 'l', 'm', 'a', 'k', şeklindedir.
  • dal budak salmak kelimesinin tersten yazılışı ' kamlas kadub lad' diziliminde gösterilir.

(a,b,d,k,l,m,s,u) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler

sulandırabilmek

(-i) Sulandırma imkânı veya olasılığı bulunmak.

sordurtabilmek

(-e) Sordurtma imkânı veya olasılığı bulunmak.

sordurabilmek

(-i, -e) Sordurma imkânı veya olasılığı bulunmak.

pusuda beklemek

gizlenerek saldırıya hazır durumda olmak: “Bu da hile, inanmıyorum; pusuda beklediğine ve rol oynadığına inanıyorum.” -N

midesi bulanmak

1) kusacak gibi olmak; 2) mec. iğrenmek, tiksinmek; 3) mec. kuşkulanmak, işkillenmek; 4) mec. huzursuz