daha

daha

zf. 1. Henüz: “Anne leylek, bir serseri kurşunla daha o sabah ölmüştü.” -İ. O. Anar. 2. Var olana, elde bulunana ek olarak: “Bir kızım daha olsaydı, adını Meliha koyardım.” -P. Safa. 3. Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla birlikte sözü edilen konuda en önemli durumu belirtmek için kullanılan bir söz: Daha kötüsü treni de kaçırdık. 4. Bunun dışında: “Daha neler yapacaktım fakat bırakmadılar, bırakmadılar.” -A. Dino.

daha

Hastalık nedeniyle bitkin ve cılız olma.

daha

İşte, orada, şurada

daha

Daha, henüz

daha

Daha; henüz. || da || daa || dehe || bir dahasına: bir dahaki sefere...:

daha

Artık, bundan sonra

daha

1. Artık. 2. Henüz

daha

İşte

daha

Artık

dâha

At, eşek ve başka hayvanları yürütme, kovalama ünlemi.

---

daha ile benzer kelimeler

daha daha zf. Başka başka.

al sana bir ... daha yeni bir aksilik olduğunda bezginlik bildirmek için “işte” anlamında kullanılan bir söz: “Al sana bir hayal kırıklığı daha!” -A. Erhat.

Amasya´nın bardağı, biri olmazsa biri daha “ele geçirilmeyen veya kaçan bir şeye üzülmek boştur çünkü her zaman benzeri sağlanabilir” anlamında kullanılan bir söz.

az daha zf. Az kalsın, neredeyse: “Az daha treni kaçırıyordum.” -N. Hikmet.

biden daha Gelecek sefer.

bir daha zf. 1. İkinci kez: “Çocukluklarını bütün bütün kaybedenler, çiçek açmak gücü bütün bütün yok olan kurumuş ağaçlar gibidirler.” -N. Hikmet. 2. Yeniden, tekrar: “Bu üç gün boyunca onu kaybetmekten öyle korkmuştu ki bu eve kız mız sokmamaya karar vermişti.” -<...

bir daha mı hiçbir zaman: Bir daha mı, tövbeler tövbesi!

bir yaşına daha girmek şimdiye değin görmediği şaşılacak yeni bir şeyle karşılaşmak: “Ah anacığım bir yaşıma daha girdim, dünyada her şey aklıma gelirdi de tefle ayı oynatmak gelmezdi.” -O. C. Kaygılı.

---