çıkmaza sokmak

çıkmaza sokmak

bir işi, bir durumu çözümlenemez, güç bir duruma getirmek: Bu çelişki, kıyafetinin seçimi konusunda onu çıkmaza sokuyordu. -N. Bezmen.

çıkmaza sokmak ile benzer kelimeler

bir iş çözümlenemeyecek, içinden çıkılmayacak bir duruma düşmek: Kıbrıs sorunu, şu ya da bu siyasal oyunla, yeniden çıkmaza girecektir. -T. Halman.

iğnelemek, acı söz söylemek.

birini, kötü sonuçlar verecek bir duruma itmek: Ayrıca benim başımı belaya sokmaktan da çekinmiş olabilir. -A. Ümit.

sıkıntılı bir duruma girmek veya getirilmek.

bir şeyi biçimlendirmek: Onlara bu yaşta biçim verecek olan hocaları, ana babaları, büyük yaşta akrabalarıdır. -B. Felek.

barınacak bir yer bulmak: Çok şükür başımızı bir yere soktuk, şimdilik tatlı söyleyelim tatlı yiyelim. -Z. Selimoğlu.

Aşağılamak, sözle küçük düşürmek.

gerekmeden her işe karışmak: Bir kere burnumu sokmuştum işin içine, sonuna kadar gitmekten başka çare yoktu. -E. Bener.

'ç', 'ı', 'k', 'm', 'a', 'z', 'a', ' ', 's', 'o', 'k', 'm', 'a', 'k', şeklindedir.
çıkmaza sokmak kelimesinin tersten yazılışı ' kamkos azamkıç' diziliminde gösterilir.

Sazlımalkoç Edirne ili, Kırcasalih bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
ozmotik basınç İng. osmotic pressure Düşük yoğunluktaki bir çözeltiden yüksek yoğunluktaki bir çözeltiye ozmozla su ya da
kromozom çatısı İng. scaffold (Yun. chroma: renk; soma: vücut) Kromozomlardan histonların uzaklaştırılması ile meydana gel
domuz sucukçası Fr. Botulisme
çözülme noktası Osm. nokta-i inhilâl (kimya)