bek

bek

(I) sf. hlk. 1. Sert, katı. 2. Sağlam.


bek İng. back

(II) a. sp. Savunma oyuncusu: “Bekle haf, genel olarak gol atmaz, alkışlanmaz, göklere çıkarılmaz.” -H. Taner.


bek Fr. bec

(III) a. Hava gazı lambasının ucu.


bek

Sert, katı, sağlam, kuvvetli: Bugün çift olmaz, toprak çok bek.


bek

1. Avcının saklanıp av hayvanı beklediği yer, pusu. 2. Pusuda bekleyerek yapılan av: Bu gece tavşan bekine gideceğim. 3. Beklenen iş. 4. Beklenen yer, pusu: Suçlu bekte imiş, maktul oradan geçerken tabancayla vurmuş. 5. Nöbet, bekleme, gözetme. 6. Gözcü, sürek avında bekleyen. 7. Bekçi kulübesi. 8. Avcı kulübesi. 9. Bekçilik ücreti.


bek

Hızlı olarak, çabuk: Kitabı bek oku.


bek

Fazla, çok, pek.


bek

1. Yaban taflanları ve orman gülleri ile kaplı toprak. 2. Tarla sınırı.


bek

1. Katı, sert, pek. 2. Hızlı, çabuk.


bek

1. Hızlı, sert. 2. Çok


bek

Pek, krş.bek


bek

Pek, gayet


bek İng. Bunsen burner

Bunsen beki.


bek

Av hayvanı gözetleme kulübesi. (*KemaIpaşa -izmir)


bek (I)

bk. beğ (I)


bek (II)

bk. pek.


Bek Köken: T.

Cinsiyet: Erkek 1. Sağlam, sert, katı. 2. Bey. 3. İleri gelen, sözü geçen, saygın, zengin kişi.


bek ile benzer kelimeler

ağzı bek

Sır vermiyen, ketum (kimse).

bek avı

Pusuda bekleyerek yapılan av.

bek gadın

1. Çok güzel, çok iyi: Bek gadın etmişsin eline salık. 2. Becerikli, iyi nitelikli (kadın için).

bek gomak

Özel im koymak.


Çok üzülmek, gücenmek, içine atmak.

bek olmak

Hasta ağırlaşmak.


Çok sık olmak: Almalâ bu yıl bek olmuş.

bek parası

Bir şey satın alınırken veya yaptırılırken, önceden verilen bir miktar para, pey

bek yüzlü

Katı suratlı, yüzü tutan.

beli bek olmak

Güveni olmak: Ahmed'in sana beli bektir.


Birine inanmak, güvenmek: Damatdan yañı belim bek.


"bek" karakter analizi

  • bek, 3 karakter ile yazılır.
  • b harfi ile başlar, k harfi ile biter.

Karakter dağılımı

  • 'b', 'e', 'k', şeklindedir.
  • bek kelimesinin tersten yazılışı ' keb' diziliminde gösterilir.

(b,e,k) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler

seçebilmek

(-i) Seçme imkânı veya olasılığı bulunmak: “Şimdi gel de, bu hepsi birbirine benzeyen karı, kız kalabalığı içinde ma

sarınabilmek

(-e) Sarınma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Kösebucağı

Ordu ili, Fatsa ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Kösebayır

Elâzığ ili, Sivrice ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

kebiçi

Elçi.

bek - Scrabble puan değerleri

HarfPuan
b3
e1
k1
Toplam puan değeri5