bebek

bebek, -ği

a. 1. Meme veya kucak çocuğu. 2. Plastik, tahta, bez vb.nden yapılan insan biçiminde oyuncak: “Yarın seni bonmarşeye götüreceğim, beğendiğin bebeği alacağım.” -H. E. Adıvar. 3. Göz bebeği: “Uzun kirpikli gözleri sık sık açılıp kapanıyor, bebekleri daima hareket ediyordu.” -P. Safa. 4. ünl. Sevgi bildiren bir seslenme sözü.

bebek

Bir çeşit bostan korkuluğu.

bebek

Yetişkin erkek: Bizim bebek dağa oduna gitti.

bebek

Tek kadın tarafından oynanan bir oyun.

bebek

Kenenin sirkeden sonraki sekiz ayaklı şekli.

bebek İng. baby

Henüz süt emme çağında bulunan çocuk; genellikle bir yaşından daha küçük olan çocuğa verilen ad.

bebek

Anadolu'da kukla oyununa verilen ad.

T.K.O.): Anadolu'da ilkel bir kukla oyununa verilen ad.

Bebek

Adıyaman ili, Akpınar bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Bebek

Aksaray ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

---

bebek ile benzer kelimeler

el bebek gül bebek nazlı, şımarık bir biçimde: “Varlıklı, görgülü bir ailenin yetiştirilmiş çocuğusunuz.” -H. Taner.

bebek ayranı Fr. Babeurre

bebek bakımevi İng. day nursery, infant-asylum Süt çocuklarının genellikle gündüzleri ve kimi durumlarda geceleri bakılmak üzere bırakıldıkları yer.

bebek beklemek kadın gebe durumda bulunmak.

bebek büyütücü dili veya dadı dili Alm. Ammensprache Bebeklere bir şey söylerken kullanılan dil.

bebek endüstri İng. infant industry Yeni kurulduğu için uluslararası rekabet gücüne sahip olamayan endüstri.

bebek endüstri savı İng. infant industry argument Yeni kurulan sanayilerin uluslararası rekabet gücü kazanıncaya kadar kotalar, yüksek gümrük vergileri vb. dış ticaret politikası araçlarıyla korunması gerektiğini ileri süren F. List tarafından geliştirilmiş görüş.

bebek endüstri tezi bk. bebek endüstri savı

---