ağır su

ağır su, -yu

a. kim. Bazı nükleer reaktör tiplerinde nötron yavaşlatıcısı olarak kullanılan, içinde hidrojen atomları yerine döteryum izotopları bulunması sonucu oluşan su.

ağır su İng. heavy water

D2O, Döteryum oksit.

ağır su İng. heavy water

Hidrojen yerine döteryumdan yapılmış olan su.

ağır su İng. heavy water

D2O; yapısında hidrojen yerine döteryum içeren su. (molekül ağırlığı: 20,03; normal kaynama noktası: 101,42°C.)

ağır su İng. heavy water

İçinde hidrojen atomları yerine döteryum izotopları bulunması sonucu oluşan su (D2O). Ağır su, bazı nükleer reaktör tiplerinde nötron yavaşlatıcısı olarak kullanılır.

ağır su İng. heavy water

Döteryum Oksit.

---

ağır su ile benzer kelimeler

ağır ağır zf. 1. Yavaş yavaş: “Ağır ağır ve tane tane konuşuyorlar.” -N. F. Kısakürek. 2. Dikkatli ve özenli bir biçimde: “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden.” -A. Haşim. 3. Dolu dolu: Ağır ağır bir kilo gelir.

ağır sf. 1. Tartıda çok çeken, hafif karşıtı: Kurşun bir madendir. Taş yerinde dır. 2. Çapı, boyutu büyük: Ağır top. Ağır tank. 3. Yavaş: “Adam adımlarla gelip masanın başına geçiyor.” -E. M. Karakurt. 4. Yoğun: “Evin sofasına girer girmez k...

ağır açınık bk. Açınık.

ağır adi yürüyüş İng. slow gait Bacak hareketleri çapraz sıra ileri olan, hareketin art bacakların birinin itmesiyle başladığı, her an üç bacağın yerde bir bacağın havada olduğu, beden ağırlığını daima üç bacağın taşıdığı, atların bir yürüyüş şekli.

ağır ağsak Yavaş yavaş, düzensiz.

ağır akıllı Olgun, terbiyeli, oturaklı, aklı başında.

ağır aksak , -ğı a. 1. müz. Klasik Türk müziğinde bir usul. 2. sf. Yavaş. 3. sf. mec. Kesintili, düzensiz. 4. zf. Yavaş ve düzensiz bir biçimde: “Gözlerini yumdu ve kendini seyreden bir rüyanın içinde buldu.” -E. Şafak.

ağır almak Kulağı az işitmek.

---