yürüyüş

yürüyüş

a. 1. Yürüme işi: “Ordu arızalı fakat kısa bir yoldan yürüyüşe tekrar başladı.” -F. F. Tülbentçi. 2. Spor amacıyla yapılan yürüme: “Fazla yağlarını eritmek için karısı ile yürüyüşe çıkan fabrikatör...” -H. Taner. 3. Bir olayı protesto etmek, bir konuya dikkati çekmek amacıyla topluca yürüme: Gösteri yürüyüşü. 4. ask. Birliklerin bir yerden başka bir yere gitmesi.

yürüyüş İng. Walking

1. Bir ayak yerden kalkarken öteki ile öne basma kuralına bağlı olarak belli bir uzaklığa yürüyerek ulaşma. 2. Bu yolla, belli bir uzaklığa en kısa sürede yürüyerek ulaşmak amacıyla yapılan yarış.

yürüyüş Fr. Action

Bir edebiyat eserinde olguların gidişi.

---

yürüyüş ile benzer kelimeler

ağır adi yürüyüş İng. slow gait Bacak hareketleri çapraz sıra ileri olan, hareketin art bacakların birinin itmesiyle başladığı, her an üç bacağın yerde bir bacağın havada olduğu, beden ağırlığını daima üç bacağın taşıdığı, atların bir yürüyüş şekli.

ayak uçlarında yürüyüş İng. walking on toes Vücudun ağırlığını salt ayak uçlarına vererek bu dar dayanak yüzeyinde yürüme.

bükük yürüyüş Alm. Beugegang Bacaklar dizden bükük, gövde öne eğik tam taban basarak yürüme.

Büyük Yürüyüş İng.long march Alm.Langer Marsch Fr.Longue Marche (Çin)

cebrî yürüyüş a. ask. Bir yere kuvvet yetiştirmek veya düşmandan önce varmak için yapılan hızlı yürüyüş.

çıngıllı yürüyüş Titiz yürüyüş.

dıvrak yürüyüş Derli toplu, düzgün yürüyüş.

dört ayak yürüyüş Alm. Vierfüsslergang Elleri ve ayakları kullanarak yapılan yürüyüş.

---