yükleme

yükleme

a. 1. Yüklemek işi, tahmil. 2. fiz. Bir yere, bir nesneye elektrik yükü biriktirme, doldurma, şarj.

yükleme İng. charging

Bir birikeç gözesi ya da takımına boşalım yönünün tersine akım sürerek, üşekleri ve üşerçözüğü yeniden yük-süren kuvvet veren duruma getirme.

yükleme İng. Loading

Malı, gemiye ya da götürecek başka bir taşıta yükleme.

yükleme İng. loading

Kütlesini artırma veya düzgünleştirme amacı ile tekstile, kağıda, lastiğe, çoğunlukla mineral yapıda (kil, gibs gibi) ağır bir maddenin katılması.

yükleme İng. loading
yükleme İng. loading

Yükü, fırın ya da yunağa koyma işlemi.

yükleme İng. loading

Yeni yakıt unsurlarının reaktör kalbine konulması.

yükleme İng. loading, charging

elektrik: Bir yere, bir nesneye elektrik yükü biriktirme, doldurma işlemi.

yükleme ile benzer kelimeler

İng. over-the-net installation program

İng. gravity feed

Yakıtın ağırlığı nedeniyle kendiliğinden yanma yerine akması (ya da kayması).

İng. overload
İng. overload

Elektrik çevriminin herhangi bir kesimindeki olağan sığayı aşacak biçimde elektrik yükleme.

İng. bill of sufferance

Gümrükle bağımlı malların belirli koylara gönderilmesi ve boşaltılmaları için verilen belge.

İng. blank restore

bk. doğrudan yükleme

İng. direct shipping

Dışsatımcının aracı kullanmadan müşteriye malı fatura keserek göndermesi.

İng. hardware installation wizard

yürek paralamak çok üzmek: Son yürek paralayıcı yalvarmama aldırış etmedi. -H. R. Gürpınar.
yücelik etmek Kibir, azamet satmak.
Mürselköy Bursa ili, Mudanya ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Kahramanmaraş ili, Göksun i
güvleyedüşmek Bir şeyin üzerine aşırı bir istekle atılmak.
çıplak mülkiyet a. huk. Yararlanma hakkı başkasının olan bir mal üzerindeki sahiplik durumu.