yüce

yüce

sf. Yüksek, büyük, ulu, ulvi: “Yüce duygular, derin düşünceler ona göre değildir.” -S. Taşer.

yüce Fr. Sublime
yüce Fr. haut

Fikirce yüksek çevrelerde konuşulan dil şekline sıfat olur.

yüce İng. sublime

Genellikle insanca ölçüleri aşan, bundan dolayı çok büyük olan. Sanat, ahlak, din, düşünce alanında üstün bulunan, kendisinde üstünlük görülen şey. // Kant'ın estetiğinin iki ana kavramından biri: Kant güzelin yanına yüceyi de temel bir estetik kavram olarak koyar. Ancak, ona göre her türlü ölçünün dışına çıkan, ezici büyüklükte olan şey duyuları aşar. Bu da yüceyi duyular ile kavranan dünyanın üstüne yükseltip onu ahlak alanına kaydırır.

yüce

1. Yükseklik. 2. Münezzeh, arı, uzak.

Yüce Köken: T.

Cinsiyet: Erkek Yüksek, büyük, ulu.Cinsiyet: Kız Yüksek, büyük, ulu.

Yüce

Giresun ili, Dereli ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Yüce

Mardin ili, Mazıdağı ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

---

yüce ile benzer kelimeler

alçak uçan yüce konar, yüce konan alçak uçar “alçak gönüllü olan toplum içinde saygı görür ve yücelir, kendisini herkesten üstün gören sevilmez ve toplum içinde iyi bir yer edinemez” anlamında kullanılan bir söz.

dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar “yenilmesi imkânsız gibi görünen zorlukların da üstesinden gelinir” anlamında kullanılan bir söz.

kendüyi yüce tutmak Büyüklük taslamak, kendini büyük görmek

yüce biçem Osm. üslub-ı âli Süsten çok yüce düşünceler, engin imgeler ve derin duygularla soylu coşkular uyandıran biçem. bk. biçem.

Yüce Divan İng. High Court Görevlerinden doğan ya da görevlerini yaptıkları sırada işledikleri suçlarından dolayı Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu üyeleri, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyelerini yargılayan üst yargılık.

yüce dutmak Yükseltmek.

yüce eylemek Yükseltmek.

yüce gönüllü sf. Soylu, asil.

---