yerine

yerine

zf. 1. Bir şeyin veya bir kimsenin yerini almak üzere: “Kadınlar bütün mallarını, vitrin yerine kullandıkları pencerelerde sergiliyorlardı.” -A. Ağaoğlu. 2. Başkasının adına: “Nitekim o gün eksiltmeye kendi yerine onu yollamıştı.” -H. Taner. 3. a. ed. Alegori.

yerine Osm. alegori

Bir görüntü, bir yaşantı ya da bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için simgelerle göz önünde canlandırılıp dile getirilmesi.

---

yerine ile benzer kelimeler

yerine kalmak, (yerine turmak) Yerini tutmak, yerine geçmek.

ağzının içi yangın yerine dönmek ağzının tadı bozulmak, tat alma duyusunu yitirmek: “Ağzımın içi yangın yerine dönüp yine de ağrılar kesilmeyince çok sıkıntılı bir vaziyete düştüm.” -R. N. Güntekin.

ahmak yerine koymak bir kimseye aptalmış, anlamazmış gibi davranmak: “Beni bir ahmak yerine koyarak bu yığını babamın rahat rahat uyuduğu bir yatak diye göstermesi...” -Y. K. Karaosmanoğlu.

aptal yerine koymak 1) hiçbir şeyden anlamaz, bilmez sanmak: “Bu kadını zaman zaman aptal yerine koymam, büyük aptallık galiba.” -R. Erduran. 2) birine, aptal gözüyle bakmak.

başı yerine gelmek zihin yorgunluğu geçmiş olmak.

başkasını kendi yerine geçirme (vekillik sözleşmesinde): ikame.

bir fit bin büyü yerine geçer “bir kimseyi başkasına karşı kışkırtmak için ara bozacak bir söz, bin büyü kadar etkilidir” anlamında kullanılan bir söz.

(bir yer) pazar yerine dönmek kalabalıklaşmak.

---