yerinden üzülmek

gücü üzülmek

Canı sıkılmak, üzülmek.

bk. gücü kesilmek.

güç üzülmek

Gönül üzülmek, can sıkılmak.

üzülmek

(nsz) 1. Üzme işine konu olmak: “Karısının düştüğü bu hâle şöyle dursun ona çok defa dadı kalfa muamelesi etmekten çekinmezdi.” -R. N. Güntekin. 2. Üzüntü duymak, kaygılanmak: “Bu apartmandan başka yere gideceksiniz diye üzülüyorum.” -P. Safa.

ağır taş yerinden oynamaz

“ağırbaşlı insan kimsenin oyuncağı olmaz, onu yıpratmaya kimsenin gücü yetmez” anlamında kullanılan bir söz.

gön yufka yerinden delinir

“her iş en çürük yerinden patlak verir” anlamında kullanılan bir söz.

kalbi yerinden oynamak (veya fırlamak)

yüreği yerinden oynamak: “En hafif bir hareketi kalbimizi yerinden oynatmaya yeterdi.” -A. Ş. Hisar.

ok gibi (yerinden) fırlamak

çok hızlı gitmek: “Affedersiniz, beni burada görürse kızar diye ok gibi fırladı.” -B. Felek.

yer yerinden oynamak

1) bir iş çok gürültülü, telaşla ve heyecanla yapılmak: “Ertesi gün cenaze kaldırılırken yer yerinden oynamalıydı.” -H. Topuz. 2) bir olay toplumda büyük tedirginlik yaratmak.