yaşmak

yaşmak, -ğı

a. esk. 1. Kadınların ferace ile birlikte kullandıkları, gözleri açıkta bırakan, ince yüz örtüsü: “Çıka çıka, yaşmak feraceli, kazık gibi bir kadın çıktı.” -S. M. Alus. 2. hlk. Başla birlikte yüzü, ağzı kapatan örtü.

yaşmak Fr. Fascia
yaşmak

Ocak üstünde, toprak ya da tahtadan yapılmış sergen.

yaşmak

1. Ocak üstündeki sergen ve yanındaki gözler. 2. Kapının üst pervazı. 3. Arı kovanlarının önündeki çı kıntı.

yaşmak

Tahta oyma, süs.

yaşmak

Değirmende unun tekneye boşaltıldığı yer.

yaşmak

1. Başörtüsü. 2. Örtüyü ağzı kapatacak biçimde bağlama.

yaşmak

Namaz kılan kadınların başlarını örttükleri büyük yazma

yaşmak

Yazma

I) 1. Başörtüsü. (Yakaköy, Yeşilköy *Gelendost -Isparta) 2. Ocak *Aksaray -Niğde)

I) 1. Başörtüsü. (Yakaköy, Yeşilköy *Gelendpst -Isparta) 2. Ocak örtüsü. (*Gerze, Zeyve -Sinop)

II) Kağnılarda, öküzlerin boğazlarına denk gelen boyunduruğun alt kısmı. (Akçakese, Çapaköyü, Afşar *Güdül -Ankara)

yaşmak

Örtmek, kapamak, gizlemek.

---

yaşmak ile benzer kelimeler

ak yaşmak Dört köşe, beyaz renkli baş örtüsü, tülbent.

büketsel yürek yaşmak yalımı Fr. Cardi-valvulite, endocardite valvulaire

dış yaşmak-yürek yalımı Fr. Cardiopéricardite

yaşmak gölerimli öygence Fr. Hydropépneumonie

yaşmak iç zarı Fr. Endoplèvre

yaşmak tutmak Gelin, kocasının yakın akrabaları yanında fısıltıyla konuşmak.

yaşmak yalım Fr. Ténonite, syn. périophtalmite, capsulite

yaşmak yaşanmak Yaşmaklanmak, yaşmak bürünmek, yaşmak tutunmak.

---