yalap yalap yalabımak

yalap yalap yalabımak

Parıl parıl parlamak.

yalap yalap yalabımak ile benzer kelimeler

zf. 1. Parıl parıl, parıldayarak: Güneş yanıyordu. -Y. K. Karaosmanoğlu. 2. Gürül gürül: Benim adım dertli dolap / Suyum akar -Yunus Emre.

Parıl parıl, ışıl ışıl.

Hızlı hızlı.

...

Parıl parıl parlamak.

Parl parıl parlamak.

(nsz) hlk. 1. Parıldamak, parlamak, ışıldamak. 2. Şimşek çakmak.

1. Işık yansımak, parlak bir nesne parlayıp sönmek; şimşek çakmak. 2. Düzgün, parlak duruma gelmek, güzelleşmek.

, (yalabumak)

Parlamak, parıldam...

Parıltı.

İvedi.

Ekmek pişirirken, fırına atılan odun.

Sarı renkli bir çeşit kuş.

Tez, ivedi.

Yalap Köken: T.

Üstünkörü, gelişigüzel (iş için)

zf. (yala'pşalap) Baştan savma, üstünkörü, yarım yamalak: Gündelikçi kadının yaptığı işleri, gittiğimiz geceler Necla tamamlıyor. -H. Taner.

Üstünkörü, gelişigüzel (iş için)

1. Üstünkörü, gelişigüzel (iş için) 2. Kirli, iyi temizlenmemiş.

'y', 'a', 'l', 'a', 'p', ' ', 'y', 'a', 'l', 'a', 'p', ' ', 'y', 'a', 'l', 'a', 'b', 'ı', 'm', 'a', 'k', şeklindedir.
yalap yalap yalabımak kelimesinin tersten yazılışı ' kamıbalay palay palay' diziliminde gösterilir.

zıplayabilmek (nsz) Zıplamak elinde olmak.
yıpratabilmek (-i) Yıpratma imkânı veya olasılığı bulunmak.
yaptırtabilmek (-i) Yaptırtma imkânı veya olasılığı bulunmak: Ama güçlü derken ben yalnızca gerektiren, zorlayan, istediğini yaptı
yaptırabilmek (-i, -e) Yaptırma imkânı veya olasılığı bulunmak.
yapıştırabilmek (-i, -e) Yapıştırma imkânı veya olasılığı bulunmak.