yakı

yakı

a. Bazı hastalıkları tedavi etmek amacıyla bir bez üzerine yayılıp deri üzerine uygulanan, beden ısısıyla vücuda yapışan, koyuca lapa: Hardal yakısı.

yakı Fr. Epispastique
yakı Fr. Sparadrap
yakı

1. Çeşitli otlardan, nesnelerden yapılarak, ağrıyan, hasta organ üstüne konulan bir em.

yakı

1. Karın ağrısı. 2. Sürgün, ishal.

yakı

Pekmez ve yağla yapılıp genellikle lohusalara yedirilen yemek.

yakı

ağıt, türkü.

yakı

1. Ağrıları iyi etmekte kullanılan çeşitli ot ve nesnelerden yapılan em. 2. Karın ağrısı.

yakı İng. emplastre

Çeşitli etkin maddelerin içine bal mumu, reçine, terementi esansı gibi maddeler de katılabilen, katı veya yarı-katı yapışkan kitlelerin pamuk, keten, kumaş üzerine yayılmasıyla elde edilen ve vücudun çeşitli bölgelerine dışarıdan yapıştırılarak uygulanan bir ilaç biçimi.

yakı

Göğüs ve sırt ağrılarına karşı kullanılan, sütle yapılmış, döğülmuş arpa lapası. (Aşağıdinek *Şarkikaraağaç -Isparta)

---

yakı ile benzer kelimeler

em yakı Fr. Sparadrap

gaytan yakı Fr. Séton

ipek yakı Fr. Séton

yakı açmak iyileştirmek için bir yarayı açıp işletmek.

yakı ağacı a. bit. b. Kabukları yakı olarak kullanılan defne türünden bir ağaç (Daphne quidium).

yakı aygıt Fr. Sparadrapier

yakı hamırı Fr. Magdaléon

yakı olmak 1. Bayılmak: Kalabalıktan yakı oldum. 2. Sersemlemek. Midesi bozulmak, karnı ağrımak, kusmak. Yapışmış gibi yakın olmak: Şu yiğide yakı olayım. Mide bozulmak, ağrımak.

---