uzatma

uzatma

a. 1. Uzatmak işi, temdit: “Selim Sırrı, yirmi senedir cüce uzatmaya, kambur yassılamaya çalışıyor.” -F. R. Atay. 2. Sıhhi tesisatçılıkta kısa boruları uzatmak için kullanılan, kısa boru parçası. 3. den. Bir ucu kıyıya bağlı durumda denize uzatılıp bırakılarak kullanılan balık ağı. 4. db. Ünlülerin uzun söylenişi. 5. sp. Oyun içerisindeki duraklama dakikaları. 6. sp. Eşit sayılarla biten bir elemeli oyunu, kazananın belli olması amacıyla, kurallarına uygun olarak belli bir süre daha sürdürmek.

uzatma

Palamut, uskumru avlamak için kullanılan ağ.

uzatma

Dokunmak için, köy tezgâhlarına gerilmiş iplik.

uzatma

Arışın çözgüsü

uzatma Osm. med

Kısa bir açınığı uzun söyleme. Uzatma arkadan gelen bir veya birkaç sesliğin düşmesi sonucu olursa ona ÖDÜNLÜ UZATMA ( Al. Compensatoire ) denir. Ağabey'in âbey söylenmesi gibi.

uzatma

Bazı sözcüklerde hecenin uzun okunması: Fail, tacir, imdat vb.

uzatma İng. dégagé

Bacakların ve ayakların hızını ve duyarlığını geliştirmek için yapılan bir alıştırma. Çalıştırılan bacağı her iki yöne doğru olabildiğince kaydırırken parmak ucunu yere değdirmeden hareket ettirme.

uzatma

Bir veya iki hecesinde uzun ünlü bulunan kelimelerde bu hecelerin uzun okunması: sade (sade), salim (salim), lazım (lazım), yarın (yarın), mevcudumuz (mevcudumuz), hakikî (hakiki), âlimane (alimane) «bilgince» vb.

uzatma İng. contango, continuation, carrying over

1. Borsada bir alışverişin gününü uzatma. 2. Borsada bir alışverişin gününü uzatmak için ödenen para.

uzatma İng. extra time

Elemeli oyunlarda, kazananı ve yeniği belli etmek gerektiğinden, olağan süresi eşit sayılarla biten bir oyunun, onar dakikalık iki bölüm halinde uzatılması.

uzatma İng. extention

Doğuma yardım sırasında bükülü olan baş veya bacak gibi yavru kısımlarının düzeltilme işlemi, ektensiyon.

uzatma Osm. tatvil

Anlama bir şey katmayan sözcükler kalabalığı, bk. çoğaltma.

uzatma

Bazı bezlerdeki uzunlamasına ipler. (Güney *Ikizdere -Rize)

---

uzatma ile benzer kelimeler

güç uzatma kablosu İng. power strip

oyun uzatma İng. extra time Elemeli oyunlarda, olağan süre içinde sonucu alınamayan oyunun belirli kurallar gereğince uzatılması.

ödemeyi uzatma İng. delay of payment Bir alacağın gününde ödenememesi olayında ilgilisince bir kolaylık gösterilmek üzere ödeme süresinin ileri bir güne bırakılması.

periyodik uzatma İng. periodic continuation (...)

sağ karakter uzatma İng. char right extend

süresini uzatma İng. prolong, extend a term Süresini, belirli koşulları yerine getirerek yenileme.

uzatma ağı İng. gill net Deniz, göl ve akarsuların genişleme yaptıkları bölgelerine bırakılarak av yapan ağlar.

uzatma eki İng. extension tube, snoot (a.) Sinema Çok ufak konuların yakından ve büyük görüntülerini saptamak için, mercek yuvası ile mercek arasına yerleştirilen ve odak uzunluğunu artıran maden boru.

---