üst-üşek

üst-üşek İng. anode

Bir üşerçözüşüm gözesinin, bir boşalım borusunun ya da bir eksicik ışınları borusunun, üretecin yüksek gerilimli ucuna bağlı üşeği.

üst-üşek ile benzer kelimeler

birbirleriyle itişir kakışır durumda: Alt alta üst üste boğuşmaya başladık. -H. R. Gürpınar.

Hastanın bakımı ve ölümünden sonra gömülme ve hayır işlerine ayrılan ve harcanılan para.

Ölenin arkasından yoksullara dağıtılan para.

Yerde güreşen iki güreşçiden alttakinin bir oyunla üste çıkması üzerine alta düşenin de hemen üstündekini alta alması.

Fr. guidon réversible

Altta ya da üstte, elçekleri binici yönüne takılabilen yönelteçler.

Fr. Scaphoïdo-sus phalangienne de pouce

yukarı yanı, yukarıda olan bölümü: ... önlerine katıp köyün üst başındaki pınar yerine çıktılar. -M. Ş. Esendal.

İng. class upper limit

Nicel verilerin sıklık dağılımında, bir bolümün en büyük değeri.

Fr. Maxilo-labi-nasal, élévateur Commun de l'aile du nez et de la lèvre supérieure

tutsak düşmek esir olmak, hükmü altına girmek: Geleneğe, ahlaki kaygılara tutsak düşüyor. -S. İleri.
işi basma ütmek bk. işi başa ütmek
beşşik örtüsü İki yana akıntısı olan çatı
yüzsüzleştirmek (-i) Yüzsüz duruma getirmek.
yaş püskürtme İng. wet blasting; wet blast cleaning İçinde çok ince aşındırıcı bulunan suyu püskürterek yapılan temizlem