ücret

ücret Ar. ucret

a. 1. İş gücünün karşılığı olan para veya mal: “Ücret hizmet mukabilidir. Ne yapıyorsun ki sana para verelim?” -N. Hikmet. 2. Kiralanan veya satın alınan bir şey için ödenen para: “Fiyatından daha yüksek bir ücretle satın aldı.” -P. Safa.

ücret İng. salary

Emek karşılığında alınan para.

ücret İng. wage

1. Üretim faktörlerinden biri olan emeğin üretimden aldığı pay, diğer bir deyişle emek faktörünün fiyatı. 2. İşçilere üretim sürecine katılmaları karşılığında belli sürelerde yapılan ödeme. krş. maaş

ücret İng. wages, salary

İş karşılığı ödenen para.

ücret İng. salary

Yapılan iş karşılığında tiyatro oyuncusuna ya da yardımcı uzmanlara verilen para.

Ücret

Ankara ili, Temelli bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

---

ücret ile benzer kelimeler

100 nolu Eşit Ücret Sözleşmesi bk. Eşit Ücret Sözleşmesi

akord ücret sistemi İng. wage incentives system Çalışanlara, temel ücretlerine ek olarak verimlilikleri doğrultusunda gelir olanağının sağlandığı ücret sistemi. krş. parça başına ücret

asgari ücret a. ekon. İşçilere bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür vb. gereksinimlerini günün fiyatları üzerinden en az düzeyde karşılamaya yetecek ücret: “Asgari ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz ...

Asgari Ücret Tespit Komisyonu Asgari ücretin belirlenmesi için Çalışma Bakanlığı tarafından oluşturulan komisyon.

aynî ücret İng. wage payment in kind, truck system İşçilere üretim sürecine katılmaları karşılığında ödemenin para yerine malla yapılması.

bağımsız ücret İng. competitive wage Gerek işçiler ve gerekse işverenler arasındaki özgür yarışım sonucunda oluşan ücret.

benzer ücret İng. usual salary of hiring 1. Bir malın kullanılmasından doğan çıkarın para ölçüleriyle değerlendirilmesi. 2. Bilirkişilerce benzerlerine bakılarak saptanan ücret.

bileşik ücret İng. joint rate Birkaç demiryolu ortaklığınca taşınan mal için istenen ücret.

---