tuzak

tuzak, -ğı

a. 1. Kuş veya yaban hayvanlarını yakalamaya yarayan araç veya düzenek. 2. mec. Birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzen, komplo: “Onun bana gönderdiği mektuplar filan hep tuzak, hep birer şantajdan ibaretti.” -O. C. Kaygılı.

tuzak

İnce saplarının uçlarında, bir yanı açık kozaları bulunan bir çeşit yabanıl ot.

tuzak

Yasa.

tuzak İng. trap
tuzak İng. trap

Fiziksel kimya aygıtlarında, kimi gazları yoğunlaştırarak alıkoyan ya da asıltı taneciklerini tutan kap.

tuzak İng. trap

1. Bir alıcıdaki istenmeyen ünlemleri eleyen ya da yok eden soğurum süzgeci. 2. Boşluk oluşturan emmeçlerde, yayınan yağ ya da cıva uçuklarını soğutup yoğuşturarak tutan düzenek.

tuzak İng. trap

Su ürünlerinin bir hazne içerisine girip yakalanmasını sağlayarak, kaçmasına engel olan geliştirilmiş av araçları.

tuzak

Dûzah, cehennem.

Tuzak

Balıkesir ili, Durak bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Tuzak

Sakarya ili, Hendek ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

---

tuzak ile benzer kelimeler

ağ tuzak İng. fyke net Genellikle konik biçimde girişi olan tek veya çok bölmeli odacıklardan oluşan ağdan yapılmış sabit veya seyyar tuzaklar.

havai tuzak İng. fishing in the air Önlerine bir engel çıktığında sudan dışarıya fırlayan balıkların avlanması için su yüzeyine bırakılmış tuzaklar.

tuzak eder İng. bait price Alıcıları satış yerine çekmek için ucuz ederle satılan mallar.

tuzak işleyicisi İng. trap handler

tuzak kurmak 1) bir şeyi yakalamak için düzenek hazırlamak; 2) mec. birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için düzen hazırlamak, komplo kurmak.

tuzak nöropatisi İng. entrapment neuropathy Periferal sinirlerde mekanik basınca bağlı oluşan patolojik değişim ve işlev bozukluğu.

---