tas

tas Ar. µ¥s

a. 1. Genellikle içine sulu şeyler konulan metal vb.nden yapılmış kap. 2. sf. Bu kabın alacağı miktarda olan: İki tas pirinç. 3. Başa giyilen metal koruyucu: “Tulumbacılar yangınlarda başlarına kalaylı taslar giyerler.” -S. Birsel.

tas

1.Tahıl ölçmeye yarayan, yarım gaz tenekesinden yapılan bir ölçek. 2.Dört okka buğday alan bir ölçek.

tas

Bağ çubuklarında görülen bir çeşit hastalık.

tas

Arka, peş : Tasımdan gel.

tas

Koku, iz : Köpek avın tasını buldu.

tas

Öküz derisi kıyısı.

tas

Dört-beş kiloluk buğday ölçeği.

tas

Arka.

tas

Tas// tas tarah: ev eşyası, ev haceti

tas

Solak ve peyklerin giydikleri başlık.

II) Araba tekerlerinde göbek adı verilen kısmın iç ve dış yanlarına konulan demir çember. (Yukarıkaşıkara *YaIvaç -Isparta; Gölbaşı *Çankaya -Ankara; *Bor -Niğde)

I) İki kiloluk buğday ölçeği.(Dereköy *Uluborlu-Isparta) 2.Bakır su bardağı.(Akbaş*Güdül-Ankara.)3.Hamamda yıkanırken kullanılan bakır ya da pirinç kap.(Amasya.;-Gaziantep.;-Ankara.)4.Bakır yemek kabı.(Dereköy*Uluborlu-Isparta.;Akbaş*Güdül-Ankara)

---

tas ile benzer kelimeler

tas tas Şerha şerha, parça parça.

altın tas Tüyleri sarı ve mavi renkli olan bir çeşit kuş.

altun tas Kadınların bir vakıtlar başlarına giydikleri altm süslü taç.

demir tas Çorba ve hoşaf gibi içilecek şeyler için kullanılan tas. (Yenikent *Aksaray -Niğde)

dibek tas Büyük, bakır maşrapa.

eski hamam eski tas “hiçbir şeyi değişmemiş, eski durumunda kalmış” anlamında kullanılan bir söz: “Bereket versin, işi kuru gürültüden ileri gitmediği, her şeyin kaldığı çabuk anlaşıldı.” -K. Tahir.

kabak tas Büyük çorba tası.

koplu tas Kulplu bakraç.

---