süs

süs

a. 1. Süslemeye, süslenmeye yarayan şey, bezek, süs püs. 2. Süsleme veya süslenme işi: Süse düşkün. 3. Anlamı zenginleştiren edebiyat sanatı: Divan şiiri süse önem vermiştir. 4. mec. Güzellik veren, güzelleştiren şey: “Kitabı bir süs kabul etmek, kültür görgüsüzlüğünün en somut örneğini oluşturur.” -T. Dursun K.

süs

Hayvan tos vuracak durum alma.

süs

Asker.

süs İng. ornamentation

Polen ya da herhangi bir yapının üzerindeki süs, desen. Ornamentasyon.

---

süs ile benzer kelimeler

cüce süs balığı Lat. Nannostomus marginatus Cüce kalem balığı.

iki bantlı süs balığı Lat. Nannostomus bifasciatus Doğal olarak Güney Amerika’nın kuzey kısımlarında yayılış gösteren, boyları 6 cm olabilen, vücut yanları gümüş beyazı veya hafif sarımsı ve iki boyuna siyah bant bulunan akvaryum balığı.

kıvrım süs İng. fret (Süsleme) Birbiri içine giren dikaçılı ya da yuvarlak kıvrımlı süsler.

süs balığı Lat. Hyphessobrycon ornatus Doğal olarak Güney Amerika’da yaşayan, boyları 5 cm olabilen, sırt yüzgecinde büyük siyah bir bant bulunan zeytin sarısı tonlu bir akvaryum balığı.

süs biberi Acı olmayan yalnız rengi için yemeklerde kullanılan kırmızı birer.

süs bitkisi a. bit. b. Yerleşim bölgesinde iç ve dış dekorasyonu sağlayan bitki: “Tek sorun, salonun dört bir yanını dolduran birbirinden nazlı ve alımlı süs bitkilerinin fazla güneş istemeleriydi.” -E. Şafak.

süs için “yararlı olmak amacıyla değil, gerektiği için değil” anlamında kullanılan bir söz.

süs kuşağı İng. frieze (İçmimari) Eski Yunan ve Roma yapılarında taban kirişi ile çatı arasında kalan, üzeri boydan boya kabartmalarla süslü bölüm.

---