solo gitar

solo gitar İng. solo guitar

İcrayı gitar soloları ile renklendiren gitar.

solo gitar ile benzer kelimeler

Osm. gitar solosu

İcra sırasında var olan ahenge uygun gam üzerinden, parçaya renk katmak amacıyla çalınan bağımsız ezgiler bütünü.

İt.

a. (so'lo) müz. Bir müzik parçasının bir kişi tarafından söylenmesi veya çalınması.

Osm.

Bir dizede, bir notada vurgu, uzunluk veya ses özelliklerinin, durakların düzenli bir biçimde te...

İng. soloing

Gitar solosu çalma.

İng. ballerina

Tek başına dans etme ustalığını elde etmiş kadın sanatçı.

Osm. solo gitar

İcrayı gitar soloları ile renklendiren gitar.

bir müzik parçasını tek başına söylemek veya çalmak: Saksafoncu, saksafonun borusunu havalara kaldırarak sololar yapıyordu. -Ç. Altan.

İng. acoustic bass guitar

Akustik gitarlarla aynı özellikleri taşıyan ancak onlardan biraz daha büyük kasaya sahip bas gitar türü.

İng. acoustic guitar

Sahip olduğu ses tahtası ve içi boş gövdesi sayesinde öz yankıyabilen ve oluşturduğu sesi ses deliğinden dışarı aktarabilen çelik telli gitar türü.

hasır otugiller ç. a. bit. b. Su kıyılarında yetişen, örneği hasır otu olan bir bitki familyası.
zorunlu sigorta a. Trafik sigortası, deprem sigortası gibi yaptırılması zorunlu olan sigorta. İng
yılgı tiyatrosu İng. theatre of cruelty İçinde tüyler ürpertici, korkunç sahneler bulunan, seyircinin korku duygusunu uyar
ulusal sigorta İng. national insurance İşçi ve işverenlerden kesilen katkı paylarına dayalı, sağlık hizmetlerinin yanı sı
ultrasonografi İng. ultrasonography Doku içlerinin görüntülenmesi amacıyla bir ses kaynağından gönderilen ultrases dalgal