sıvamak

sıvamak

(I) (-i) 1. Sıva ile kaplamak, sıva vurmak: Duvarı sıvamak. 2. (-i, -e) Harcı bir yere vurmak: Çimentoyu duvara sıvamak. 3. mec. Bulaştırmak: “Yüzünün bütün derisini kulaklarının arkasına kadar bir krem tabakasıyla sıvadı.” -P. Safa. 4. mec. Okşamak, sıvazlamak: “Zehra Hanım Tevfik'in ebesiydi ve onu çok severdi. Arkasını sıvardı, teselli verdi.” -H. E. Adıvar. 5. argo Küfretmek.

II) (-i) Kolu, paçayı yukarı çekip toplamak veya kıvırmak: “Sait elini kolunu sıvayıp ıstakozu çıtır çıtır kırmıştır.” -S. Birsel.

---

sıvamak ile benzer kelimeler

baldır paça sıvamak Hücuma, kavgaya hazırlanmak: Baldır paçayı sıvamış öyle bir geliş geldi.

(birinin) arkasını sıvamak okşamak, övmek, iltifat etmek.

dereyi görmeden paçaları sıvamak gerektiğinden çok önce veya henüz ortada hiçbir şey yokken hazırlanmaya kalkışmak.

kolları sıvamak bir iş yapmaya güçlü bir biçimde, istekle hazırlanmak: “Selami de kolları paçaları sıvayıp Ali Naci'nin yardımına koşmuştu.” -Y. Z. Ortaç.

paçaları sıvamak kolları sıvamak: “Paçaları sıvadı, bir beygir kiralayıp köy köy dolaştı.” -E. E. Talu.

sıçıp sıvamak kaba öfkelenip kaba küfürlerle dolu sözler söylemek.

çayı görmeden paçaları sıvamak dereyi görmeden paçaları sıvamak.

---