sınırlı

sınırlı

sf. 1. Sınırı olan, bir sınırla ayrılmış olan, hudutlu. 2. Sınırlanmış, belirlenmiş, belirli, limitet: “Bizim divan edebiyatımızın da halk edebiyatımızın da konuları sınırlıdır.” -N. Cumalı. 3. Az sayıda: “Bu, sınırlı bir topluluk önünde küçük bir rol oynamak da olsa bana ölüm gibi gelmişti.” -A. Ağaoğlu.

sınırlı İng. finite

Terimleri sayısı verilen bir N sayışımdan küçük olan bir kümenin bu niteliği.

sınırlı

mahdûd. ~ nesnel hak: mahdûd aynî hak. ~ yetenek: mahdûd ehliyyet. ~ yetenekli: mahdûd ehliyyetli. ~yeteneksiz: mahdûd ehliyyetsiz.

sınırlı

bk. tanımlı.

---

sınırlı ile benzer kelimeler

alttan sınırlı İng. bounded below En az bir alt sınıra sahip olma özelliği.

alttan sınırlı işlev İng. function bounded below f (X) görüntüsü R içinde alttan sınırlı olan ( )işlevi.

alttan sınırlı küme İng. set bounded below Bir tikel sıralı kümede bir alt sınır varlayan altküme.

çift sınırlı ortaklık İng. limited partnership Bir ad altında tecimsel bir amaçla kurulmuş olup ortaklardan bir ya da birkaçının ortaklık alacaklarına karşı sorumluluğu sınırsız, öbür ortaklarının sorumluluğu ise belirli bir anamal ile sınırlı olan ortaklık.

düzgün sınırlı fonksiyonlar kümesi İng. uniformly bounded set of functions ( )

ederle sınırlı olmayan yarışım İng. competition without price Ederi indirmeden niteliği yükseltmek yoluyla yapılan yarışım.

fiyat sınırlı emir bk. sınırlı emir

hemen hemen sınırlı fonksiyon İng. almost bounded function Ölçümü sıfıra eşit olan kümenin dışında sınırlı fonksiyon.

---