sıkma

sıkma

a. 1. Sıkmak işi: “Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmaya başlıyordu.” -Y. K. Karaosmanoğlu. 2. Bir tür pantolon veya şalvar. 3. Bayat ekmeğin su ile ıslatılıp sıkılmasıyla elde edilen malzemeyi un, tuz ve suyla yoğurup hamur durumuna getirdikten sonra arasına kavrulmuş soğan, peynir konularak pişirilen bir yemek. 4. sf. Sımsıkı bağlanmış: “Sırtına giymiş sıkma sayayı / Yedeğine almış ağca mayayı” -Halk türküsü. 5. sf. Sıkılmaya, suyu alınmaya elverişli (portakal). 6. hlk. Dar bir tür kadın yeleği.

sıkma

1.İç giysisi, gömlek. 2.Kollu ya da kolsuz korsa gibi sıkan kadın yeleği. 3.Kısa palto, ceket. 4.Bir çeşit pantolon, şalvar.

sıkma

1. Bir çeşit hamur tatlısı, lokma. 2.Arasına peynir, kıyma konarak katlanmış sac ekmeği, dürüm. 3. İçine soğan ve kıyma konularak sıkılan mantı.

sıkma

Bir çeşit av tüfeği.

sıkma

Boyuna takılan altın ya da gümüş dizisi, gerdanlık.

sıkma

1. Lokma tatlısı. 2. Yufka ekmeği içine peynir, soğan konarak yapılan durum.

sıkma

Gömlek, bluz.

sıkma İng. balk
sıkma İng. compression

Karşıt yöndeki gerilimler altında olma durumu ya da bu duruma getirmek için yapılan işlem.

sıkma

Nizam-ı cedid askerinin giydiği şalvar biçimi pantalon.

sıkma

bk. sıkıştırma.

sıkma İng. pressing

Basınç yardımıyla bir araya sıkıştırma veya biçimlendirip kalıplaştırma, yağı veya öz suyu basınç altında özüte etme işlemi.

I) Gömlek. (Yukarıkaşıkara, Gücüllü *Yalvaç, Afşar *Gelendost -Isparta)

II) 1. bk. sıktırma -1 2. bk. sıktırma -2

III) Pancar küspesinden topaklar halinde yapılan yakacak. (Eskişehir)

sıkma

Daracık.

---

sıkma ile benzer kelimeler

kemer sıkma politikası İng. belt-tightening policy, belt-tightening program Kaynak yaratmak, dışalımı azaltıp dışsatımı artırarak dış açıkları kapatmak, dış borçları ödeyebilmek gibi amaçlarla bir ekonomideki toplam istemi kısmak için uygulanan daraltıcı iktisat politikaları. ...

kemer-sıkma programı bk. kemer sıkma politikası

sıkma baş a. 1. Kadınların ince bir kumaşla saçlarını sararak yaptıkları bir saç bağlama biçimi. 2. Bu biçimde taranan saçın bir örtüyle tamamen kapatılmış hâli.

sıkma boyuttutarı İng. restraint fixture Özel parçaların ısıl işleminde, büzülme, burulma ve eğrilmeyi kesinlikle önlemek için kullanılan bir tür boyuttutar.

sıkma ek İng. swedge joint Bakır boruların eklenmesinde kullanılan bir ek. Somunu sıkılınca, içinde bulunan bir yüksük, boruyu sıkıca sararak sızdırmazlık sağlar.

sıkma gerinimi İng. compression strain

sıkma kolu İng. clamp lever Yivaçar başlığının ayarlandığı durumda kalmasını sağlayan kol. (bk. Şek. 4)

sıkma köfte a. Köftelik bulgur, yeşilsoğan, domates, un ve soğan kullanılarak hazırlanan bir tencere yemeği.

---