sıkkın bıkkın

sıkkın bıkkın

zf. Sıkılmış ve bıkmış olarak: Bir yığın insan şaşkın, yorgun, sıkkın bıkkın banliyö trenini beklemekteler. -İ. Aral.

sıkkın bıkkın ile benzer kelimeler

sf. Çok bıkmış, usanmış, bezmiş: Sevim ablanın yüzüne bir ifade geldi, alnı kırıştı, omuzlarını silkti. -E. Işınsu.

sf. 1. Keyfi kaçmış (kimse). 2. zf. Keyfi kaçmış bir biçimde: Pencereden ayrılırken polislerinden birini odasına çağırdı. -N. Cumalı.

sf. 1. Çok sıkılmış. 2. Sıkıntılı, bungun.

Sıkıcı, bunaltıcı.

Sıkıntılı, üzgün.

's', 'ı', 'k', 'k', 'ı', 'n', ' ', 'b', 'ı', 'k', 'k', 'ı', 'n', şeklindedir.
sıkkın bıkkın kelimesinin tersten yazılışı ' nıkkıb nıkkıs' diziliminde gösterilir.

sarınabilmek (-e) Sarınma imkânı veya olasılığı bulunmak.
kağnı arabası a. Kağnı: Şimdi önümüzde bir nın yılankavi çizgileri uzanıyor. -Y. K. Karaosmanoğlu.
sübyancılık , -ğı a. Sübyancı olma durumu, pedofili.
sıralanabilmek (nsz) Sıralanma imkânı veya olasılığı bulunmak.
sabankıran a. (saba'nkıran) bit. b. Kayışkıran.