serin

serin

sf. 1. Az soğuk, ılık ile soğuk arası. 2. Hoşa giden, hafif bir soğukluk veren: “Kuşluk vaktinin sıcağına rağmen bina loş ve serin.” -R. H. Karay.

serin

Bozuk, açık : Senin ağaynan bugünlerde aramız serin.

serin

Serin|| seren || serin düşmek: akşam serinliği başlamak

serin, Ser, S İng. serine

Alifatik hidroksil yan zinciri olan bir amino asit; B-hidroksialanin.

serin İng. serine

Formülü CH2OHCHNH2COOH , e.n. 246 °C (bozunur) ,birçok proteinin bileşeni olan alkol çözünmeyen renksiz kristal halde bir amino asit. Hidroksialanin. 2-amino-3-hidroksipropanoik asit, Hidroksialanin.

serin İng. serine

Yağ ve yağ asidi metabolizması, kas gelişimi ve bağışıklık sistemi için gerekli, vücutta sisteinden sentezlenebilen kristalize sembolü Ser ve S, yan zinciri hidrofilik olan ve hidroksil grubu kapsayan yarı esansiyel amino asit.

Serin Köken: T.

Cinsiyet: Kız 1. Hafifçe soğuk. 2. Hoşgörülü, sabırlı.Cinsiyet: Erkek 1. Hafifçe soğuk. 2. Hoşgörülü, sabırlı.

---

serin ile benzer kelimeler

araları şekerrenk (veya serin) olmak iki kişi arasında dostluk ilişkileri bozuk olmak: “Vergi kâtibi ile de araları şekerrenk olmuştu.” -E. E. Talu.

ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin “hastalıktan korunmak istiyorsak ayağımızı sıcak, başımızı serin tutmalı, olur olmaz şeyleri sıkıntı konusu yapmamalı, geniş yürekli olmalıyız” anlamında kullanılan bir söz.

gönlünü serin tutmak sakin, soğukkanlı olmak, hemen heyecanlanmamak.

L-serin İng. e Sentetik amino asit.

serin gel! argo “sakin ol, soğukkanlı davran” anlamında kullanılan bir uyarma sözü.

serin toprak Dgr. frischer boden

serin tutmak sıcaktan etkilenmeden daha soğuk bir durumda bulundurmak: “Dedelerimiz sıcakta serin tutan birtakım kürkler bulunduğunu bilirlerdi.” -R. H. Karay.

---