satılamayan mal

satılamayan mal İng. drug in the market

Satakta niceliğinin çokluğu nedeniyle kolaylıkla satılamayan mal.

satılamayan mal ile benzer kelimeler

alay yardım sözle değil, gerçekten fedakârlık yapılarak gerçekleştirilir.

bk. düşük mal

a. tic. Üretilecek malı elde etmek için üretim sırasında kullanılan yarı işlenmiş mal.

bk. düşük mal

babadan kalan mal kalıcı değildir, çabuk biter; kişinin gerçek malı, kendi çalışmasıyla elde ettiği maldır anlamında kullanılan bir söz.

İng. defective commodity

Belirlenen ölçünlere uymayan, kusurlu, defolu, özürlü mal.

miras yoluyla mal edinen kimse, onun için ne denli çabalar gösterilip sıkıntı çekildiğini bilemez anlamında kullanılan bir söz.

İng. Bound item

Uluslararası antlaşmalarla başka bir ülkeye verilen ödün sonucu, gümrük vergisine bağlanmış olan mal.

's', 'a', 't', 'ı', 'l', 'a', 'm', 'a', 'y', 'a', 'n', ' ', 'm', 'a', 'l', şeklindedir.
satılamayan mal kelimesinin tersten yazılışı ' lam nayamalıtas' diziliminde gösterilir.

zayıf üstün mal bk. zorunlu mal
yücelim noktası Osm. nokta-i evc-i balâ (astronomi) İng. apex, orest maximum
yorumsal tanım İng. semantic definition Sözeden dildeki bir deyimin kaplamını ya da içlemini belirleyen yorumsal sözeden
yolunu sapıtmak doğru yoldan ayrılmak, kötü yola sapmak: Feride, senin kaşların lakırtılarına benziyor, güzel güzel, ince ince başlıyor fak
yığılma noktası İng. accumulation point, cluster point, derived point Bir ilingesel uzayın bir A altkümesi için, her bir d