sam

sam Ar. s¥mm

(I) a. Sam yeli.

II) a.(sol-air missile sözünün kısaltılmış biçimi) Rus yapısı, karadan havaya güdümlü silah.

sam

Kemiksiz et parçası.

sam

Boyunduruğa geçirilen eğri değnek.

sam

Bitkin, yorgun.

sam

Ot, sap saman

sam

Boyunduruğu koşu hayvanının boynuna bağlayan ağaç çubuklar

SAM

bk. S-adenozil metiyonin

SAM İng. S- adenosylmethionine

S-adenozilmetiyonin.

sam ile benzer kelimeler

İng. S-adenosylmethionine

Adenozin ve metiyoninden oluşan ve biyosentez reaksiyonlarında başlıca metil grubu vericisi olan bileşik.

Soğuk vurmuş bitki ve meyve.

a. Çölden esen sıcak rüzgâr, sam (I): Serin rüzgârlarını deniz kesti keseli / Tıkıyor göğüsleri kum karışık -F. N. Çamlıbel.

İşi yapamamak, becerememek (dokundurucu söz).

sarınabilmek (-e) Sarınma imkânı veya olasılığı bulunmak.
mıknatıslanma a. Mıknatıslanmak işi. İng. magnetization Bir özdeğin mıknatıslık ö
kara semenderi Lat. Mertensiella luschani Kuyruklu iki yaşamlılar (Urodela) takımından, vücutları oldukça kalın, 17 cm
helle basmağ Yuha çekmek.
zaman çalışması İng. time study Bir işçinin, bir işi belli koşullar altında ve belli bir başarım düzeyinde tamamlaması içi