sabun

sabun Ar. ¹¥b°n

a. 1. Kirli ve yağlı şeyleri temizlemekte kullanılan, türlü yağlarla alkaliler birleştirilerek yapılan madde. 2. Bu maddenin kalıp durumunda olan biçimi.

< Ar. şabûn) sabun

sabun İng. soap

Temizleme çözeltilerindeki yüzey gerilimini ayarlamak için kullanılan ve köpük sağlayan özdek.

sabun Fr. savon

(kimya)

sabun İng. soap

Karbon sayısı 6’dan fazla olan yağ asitlerinin metallerle yaptığı tuzlar.

---

sabun ile benzer kelimeler

acel sabun Su değmemiş sabun.

beyaz sabun a. Beyaz renkli bir tür sabun.

(bir şey) su sabun görmemek çok kirli olmak: “Elleri, tırnakları, yüzü günlerdir su sabun görmemişti sanki.” -A. Kulin.

karaya sabun, deliye öğüt neylesin “özü bozuk olan şey, düzeltme çabalarıyla iyi duruma getirilemez” anlamında kullanılan bir söz.

kokulu sabun a. Yapılırken içine koku maddesi katılmış sabun: “Parlak kâğıtlara sarılı lar getireceğine, kapağı dönerli aynalı kremler alacağına söz verdi.” -L. Tekin.

metalik sabun İng. metallic soap Boyalarda ve mürekkep kurutucu olarak, mantar öldürücü verniklerin rengini açıcı olarak ve su geçirmez özellik kazandırmak üzere kullanılan kobalt veya bakır gibi ağır metallerle, stearik, oleik, palmitik, laurik veya erusik asitlerin tuz...

sabun ağacı a. bit. b. Öz suyu köpüren ağaç (Sapindaceae).

sabun balığı a. hay. b. Atlas Okyanusu kıyılarında yaşayan ve bol miktarda mukus salgılayan küçük balık (Rypticus saponacens).

---