raf

raf Ar. reff

a. Üstüne öteberi koymak için duvara veya bir dolabın içine birbirine paralel olarak tutturulmuş, genellikle geniş, uzun tahta veya metal levha: “Kapıdan girince sol yanda bir ocağı, sağ yanda da duvara gömme bir dolabıyla beş altı rafı vardı.” -Halikarnas Balıkçısı.

raf

Saç tarağı.

raf

< Ar. reff: raf; kapı ve pencere üstlerine yapılan raf; bk. ayrıca tereyh

raf Osm. raf

Mobilyanın içine kitap, tabak vb. eşyaları yerleştirmek için konulan ağaçtan düz tabla.

raf İng. rack
raf İng. shelf
raf İng. shelf

Diş fırçası, tarak, diş macunu v.b. nesnelerin konduğu raf.

---

raf ile benzer kelimeler

açık raf a. Kitaplıklarda ve mağazalarda kitapların ve malların kolaylıkla seçilebilmesini sağlamak üzere yapılmış sergen.

ayarlanır raf İng. adjustable shelf Kitap boyuna göre yeri değiştirilebilen raf.

çekme raf İng. sliding shelf Büyük boy kitapları yerleştirmek ya da çok kitap almasını sağlamak amacıyla yapılan ve gerektiğinde öne doğru çekilerek kullanılan raf.

eğik raf İng. sloping shelf, tilted shelf Dergiliklerde, dergilerin son sayılarının konulmasına yarayan, öne doğru eğimli raf.

raf alanı ücreti bk. raf bedeli

raf bedeli İng. slotting allowance 1. Malını satmak üzere ayırdığı yer için üreticinin perakendeciye yaptığı ödeme. 2. İmalatçının ürettiği yeni bir malın dağıtımı için perakendeciye yaptığı ödeme.

raf camı İng. shelf glass Dayanaklar üzerine oturtularak rafı oluşturan cam.

raf dayanağı İng. console bracet Rafı yerinde tutan destek.

---