parlak

parlak

sf. 1. Parlayan, ışıldayan: “Siyah, çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu.” -H. E. Adıvar. 2. Temiz ve ışıklı: “Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı / Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı” -F. N. Çamlıbel. 3. mec. Göze çarpacak kadar başarılı: “Birinci İnönü Harbini parlak bir zaferle kazandık.” -A. Gündüz. 4. kaba Yüzü güzel (oğlan).


parlak Fr. Rutilant
parlak Fr. Rayonnant
parlak

Gelin ayakkabısı.


Parlak Köken: T.

Cinsiyet: Kız 1. Parlayan, ışıldayan. 2. Temiz. 3. Çok başarılı.


Parlak

İzmir ili, Küçükbahçe bucağına bağlı bir yerleşim birimi.


parlak ile benzer kelimeler

parlak açınık

Fr. voyelle éclatante

Ağır açınıklardan a açığına denir.

parlak Bessemer teli

İng. bright Bessemer wire

Arada tavlanmadan, çubuk durumundan tel durumuna getirilmiş sert eğrilmez tel.

parlak bıyıklı balık

Lat. Barbus arulius

Doğal olarak Güneydoğu Hindistan’da yaşayan, boyları 12 cm olabilen, solungaç kapaklarında yeşil parıltılı lekeler bulunan bir akvaryum balığı.

parlak cüce levrek

Lat. Nannacora anomala

Altuni cüce çiklit.

parlak çekmek

Dişi güvercini elde uçar gibi tutarak uçan güvercini yere indirmeye çalışmak.

parlak çiçek

bk. basur otu

parlak çizgili izge

İng. brightline spectrum

Birbirinden karanlık bölgelerle ayrılmış, birçok parlak tek renk çizgiden oluşan izge.

parlak daldırma

İng. bright dipping

bk. kimyasal parlaklaştırma.


"parlak" karakter analizi

  • parlak, 6 karakter ile yazılır.
  • p harfi ile başlar, k harfi ile biter.

Karakter dağılımı

  • 'p', 'a', 'r', 'l', 'a', 'k', şeklindedir.
  • parlak kelimesinin tersten yazılışı ' kalrap' diziliminde gösterilir.

(a,k,l,p,r) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler

yürek paralamak

çok üzmek: “Son yürek paralayıcı yalvarmama aldırış etmedi.” -H. R. Gürpınar.

Yukarıılıpınar

Kastamonu ili, İğdir bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

vezikülopapülar
İng. vesiculopapular

Vezikül ve papüllerle belirgin değişiklik.

tortop olmak

top biçimine girmek: “Çocuklar köşede bir hasırın üstünde tortop olmuşlardı.” -R. N. Güntekin.

toplaştırmak

(-i) Toplamak, bir araya getirmek: “Bu kaburgasız insan yığınını İstanbul'da toplaştıran, oy ticaretidir.” -A. B

parlak - Scrabble puan değerleri

HarfPuan
p5
a1
r1
l1
a1
k1
Toplam puan değeri10