oturma

oturma

a. 1. Oturmak işi: “Bu saat, kendimi bildim bileli sofraya oturma saatimizdir.” -Y. Z. Ortaç. 2. Kısa süre için konukluğa gitme: “Yemeğini yedikten sonra gece Vehbi Dedeye oturmaya gitti.” -H. E. Adıvar.

oturma

1. Gelin elbisesinin dikileceği gün. 2. Çarşamba günü kız evinde yapılan tören.

oturma İng. sinking, subsidence

mimari, yapıcılık: Yer sarsıntıları, sıkışmaları gibi nedenlerle bir yapının taban ya da herhangi bir bölümünün aşağı doğru devinimi.

oturma İng. Settling

Kıyı tortullarının ya da toprakların, tıkızlaşmasıyle bir yerin çökmesi, oturması.

Oturma Fr. Tassement
Oturma İng. Tassement

---

oturma ile benzer kelimeler

birikte oturma İng. cohabitation bk. geniş aile.

birlikte oturma İng. cohabitation Bir ev halkının, gelir düzeyinin düşüklüğü ve gelirine uygun konut sunumu bulunmaması yüzünden bir başka ev halkı ile birlikte aynı konutta yaşaması.

katkılı oturma yoğunluğu İng. gross residential density Nüfusun, oda ya da konut birimi sayısının, toplam katkılı oturma alanı yüzölçümüne oranı.

katkısız oturma yoğunluğu İng. net residential density Nüfusun, oda ya da konut birimi sayısının, katkısız oturma alanı yüzölçümüne oranı.

oturma belgesi a. Bazı ülkelerde çalışan veya ticaret yapan kimselere verilen oturma izni belgesi.

oturma bildirimi İng. declaration of residence Bir yerleşim yerine ya da bir mahalleye yeni gelmiş kimselerin, o birimin yönetiminden sorumlu olan örgüt ve orunlara, geldiğini ve kimliğini bildirmek üzere vermek zorunda olduğu belge.

oturma bölgesi İng. residential area Bir kentin düzentasarında öncelikle konutların yerleştirilmesine ayrılan, orta ve ağır işleyim kuruluşlarının ve üretimliklerin açılması hiç olurlanmayan ya da belli ölçünlere uymaları koşuluyla çok sınırlı biçimde olurlanan bölge. ...

oturma duvarı a. mim. Oturmalık.

---