öne sermek

öne sermek

ortaya koymak, meydana çıkarmak, göstermek: Yendiğimiz orduların bize üstün gelişi, bu çok acı hakikati önümüze serdi. -O. S. Orhon.

öne sermek ile benzer kelimeler

İng. trunk bending forward, (downward)

Gövdeyi, ön yüzeyde genişliğine ekseni üzerinde kalçadan bacaklara doğru değişik açılarla eğme.

1) istenilmediği hâlde teklifsizce yerleşmek; 2) uzun süre yerleşip kalmak.

öldürmek: Evin içini allak bullak edip leşini gözünün önüne sereyim mi? -S. M. Alus.

döverek kımıldamayacak duruma getirmek, pestilini çıkarmak.

açıklamak, sergilemek, göstermek, tanıtmak: Adı duyulmamış, şiiri bilinmeyen gençleri tutar, gözler önüne sererdi.

geçersiz birtakım nedenler ileri sürerek istenilen işi yapmaktan kaçınmak.

İstenilen işi yapmaktan çekinmek, ipe un sermek.

gittiği yerde uzun süre kalmak: Sabiha Hanım'ı eğlendirmek bahanesiyle konağa postu sermiş. -H. E. Adıvar.

yükseköğrenim a. (yükse'köğrenim) Ortaöğrenim düzeyi üstündeki öğrenim, yüksek tahsil.
yöresine üşmek Etrafında toplanmak.
yönetim riski İng. management risk Yöneticilerin etkin olmayan karar ve fon yönetim biçiminin hissedarlara, şirkete veya
yol örneklemesi İng. route sampling (örnek.) Çizgi örneklemesinde çizgi yerine yolların yer aldığı bir örnekleme.
yansız örneklem İng. unbiassed sample (örnek.) Bir yan'a neden olacak süreç kullanmadan seçilen örneklem. Bu süreç, seçim