öksüz

öksüz

sf. 1. Anası veya hem anası hem babası ölmüş olan (çocuk): “Anasız kız, han soyu olsa öksüzdür gene / Kapandım bak, senin de ölmeden cenazene” -F. N. Çamlıbel. 2. mec. Kimsesiz: “Duvarda bir posta kutusu var / Belki aşk mektupları bekliyor / İçimdeki öksüz daha mı küçüldü / Emekliyor” -H. F. Ozansoy.

öksüz

Anlayışsız.

öksüz

Ahşap yapılarda yatay ve dikey ağaçlar arasına destek olarak çakılan ağaç parçası.

öksüz İng. vertical longline

Balığın sık av verdiği zamanlarda 1-5 köstekli bir bedenin bir ucu seğirtmeye diğer ucu ise el oltası fırdöndüsüne takılan bir çeşit seğirtme oltası.

Öksüz

Uşak ili, Banaz ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

---

öksüz ile benzer kelimeler

öksüz anası a. Yoksul ve kimsesiz olanları gözeten kadın.

öksüz babası a. Yoksul ve kimsesiz olanları gözeten erkek.

öksüz balığı Lat. Trigla lyra Kemikli balıklardan, kırlangıç balığıgiller (Triglidae) familyasından, 60 cm kadar uzunlukta olabilen, pembe renkli, Atlantik Okyanusu, Akdeniz ve Marmara Denizi’nde yaşayan bir tür. İng. piper

öksüz barmak Serçe parmakla orta parmak arasındaki parmak.

öksüz çocuk düşlemesi İng. faster child fantasy Ana ve baba ile olan duygusal gerilimler sonucu gizli gizli onların üvey çocukları olduğunu kurma.

öksüz iyeğü Küçük iyeği kemiği.

öksüz kalmak 1) anası veya hem anası hem babası ölmüş olmak; 2) kimsesiz olmak: “O güne kadar yalnızlığımı pek o kadar duymamıştım, birden öksüz kaldım.” -R. H. Karay.

öksüz sergen Kısa raf.

---