oğul vermek

oğul vermek

oğul arılarının bir bölüğü kovandan ayrılıp ayrı bir kovana gitmek: Sivrisinekler çevresinde oğul vermeye başlamışlardı. -O. Kemal.

oğul vermek ile benzer kelimeler

zf. Gruplar hâlinde, bölük bölük: Böyle küme küme, böyle nerelerde toplanırdı bunlar? -Y. K. Karaosmanoğlu.

1. Şahitlik etmek, şahadette bulunmak. 2. Kanaât getirmek, hükmetmek. 3. "Kelime-i şahadet" getirmek.

Arının ilk verdiği oğul.

1. Bağda iki karık büyüklüğünde açılan bölme. 2. İrili ufaklı kerpiç çıkaran bir çeşit kalıp.

Azrail büyük küçük demez, eceli gelenin canını alır anlamında kullanılan bir söz.

babalar çocukları için büyük fedakârlıklara katlanırlar ancak çocuklar babaları için fedakârlıkta bulunmazlar anlamında kullanılan bir söz.

Arının verdiği ilk oğul.

her şeyin bir değeri vardır; yapacağı iş, kullanılacağı yer ayrıdır anlamında kullanılan bir söz.

en büyük mutluluk ve zenginlik, çocuk sahibi olmak; en gerekli mal, tahıl; en değerli mülk, değirmendir anlamında kullanılan bir söz.

'o', 'ğ', 'u', 'l', ' ', 'v', 'e', 'r', 'm', 'e', 'k', şeklindedir.
oğul vermek kelimesinin tersten yazılışı ' kemrev luğo' diziliminde gösterilir.

oğulvermek Fr. essaimer (tarım)
koltuğa vermek Düğün töreninde gelini güveyin koluna vermek.
doğruluvermek (nsz) (doğrulu'vermek) Doğrulma imkânı veya olasılığı bulunmak: Yahya Kemal, ağzının iki yanından pastasının çikola
boğuluvermek (nsz) (boğulu'vermek) Çabucak veya ansızın boğulmak.