mürekkep yalamak

mürekkep yalamak

çok okumuş, yazmış olmak: “Herhâlde aile terbiyemin, görgümün ve az buçuk mürekkep yalamış olmamın da bu Tanrı vergisini beslemekte tesiri olacaktır.” -R. N. Güntekin.


mürekkep yalamak ile benzer kelimeler

avucunu yalamak

alay umduğunu ele geçirememek: “Sen avucunu yalarsın! Beni daha fazla rahatsız etme, tamam mı?” -E. Bener.

çanak yalamak

dalkavukluk etmek.

tükürdüğünü yalamak

tkz. verdiği sözden benliğini küçülterek geri dönmek.

yalamak

(-i) 1. Bir şeyin üzerinden dilini sürüp geçirmek. 2. Dilini gezdirerek bir şeyin üzerindekini almak: “Kara üzüm tıkınıyor ya, parmak uçlarına bulaşan görünmez balını, teker teker yalıyor.” -A. İlhan. 3. mec. Sıyırarak, dokunarak geçmek: “Bir güneş par...

kestane mürekkep hastalığı

Lat. Phytophthora cambivora

Kestane ağaçlarını sarartıp kurutan ve kabuk altındaki mürekkebimsi sızıntılarla tanınan ilkel mantar hastalığı.

mürekkep

, -bi Ar. murekkeb

a. 1. Yazı yazmak, desen çizmek veya basmak için kullanılan, türlü renklerde sıvı madde: “Delikanlının elinden yere kocaman bir şişesi düşüp patladı.” -R. N. Güntekin. 2. sf. Birleşmiş, birleşik. 3. sf.

mürekkep balığı

a. hay. b. Kafadan bacaklılardan, ılıman ve sıcak denizlerde yaşayan, eti yenen, kendini korumak için siyah renkli bir sıvı salarak suyu bulandıran bir yumuşakça, sübye (Sepia officinalis).


İng. squid

Kafadan aya...

mürekkep balıkları

bk. kafadan ayaklılar


Lat. Coleoidea

Yumuşakçalar (Mollusca) şubesinden, ağızları etrafında üzerinde vantuzlar bulunan 8 veya 10 koldan oluşmuş bir çelenk bulunan, kabukları körelmiş veya hiç bulunmayan, çoğu mürekkep bezine ...


"mürekkep yalamak" karakter analizi

  • mürekkep yalamak, 16 karakter ile yazılır.
  • m harfi ile başlar, k harfi ile biter.

Karakter dağılımı

  • 'm', 'ü', 'r', 'e', 'k', 'k', 'e', 'p', ' ', 'y', 'a', 'l', 'a', 'm', 'a', 'k', şeklindedir.
  • mürekkep yalamak kelimesinin tersten yazılışı ' kamalay pekkerüm' diziliminde gösterilir.

(a,e,k,l,m,p,r,y,ü) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler

yürek paralamak

çok üzmek: “Son yürek paralayıcı yalvarmama aldırış etmedi.” -H. R. Gürpınar.

yüreği parlamak

coşmak, heyecanlanmak: “Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır adam olmalı.” -M

yağıp gürlemek

birine çok sinirlenmek: “Ne diyor, arkamdan yağıp gürlüyor mu?” -O. Kemal.

sürfile yapmak

bir kumaşın tarazlanmaması için kenarına seyrek ve çapraz dikiş yapmak.

alup yürümek

İlerlemek, yükselmek.